İki gündem: MHP-Terör
Önceki gün, gün boyu birinci haber MHP'nin hâli, iftardan sonra ise IŞİD'in Atatürk Havaalanı'ndaki saldırısı idi.
MHP'nin istikrarı ile Türkiye'nin istikrarı arasında güçlü bir bağ vardır. Hele şu zamanda, hele kanunlarla "diktatörlük" yolunun sonuna kadar açılmak istenmesi, MHP'yi kilit parti hâline getiriyor. Ama gelin görün ki Balgat'taki muhteris çıkar grubu, Saray'ın perde arkası desteğiyle, millete kök söktürüyor; "Ülkücü irade yok, biz varız." diyor. Önceki gün bir hanım gazeteci Gidici Genel Başkan'a soruyor: "Delegelerin bir değişim talebi var. Neden karşılamıyorsunuz?" O sıra gözüm ekrana ilişti ve Gidici'nin hâl ve hareketlerini gözledim. Ne diyeceğini bilemedi. Gerildi, sesini yükseltti, İlgisiz, tuhaf bir cevap verdi: "Peki milletin değişim talebini basın olarak siz neden karşılamıyorsunuz. Çöreklenmiş 30 yıldır zehir saçan basın mensupları var, köşe yazarları var bunlara hiçbir değişim talebi olmuyor mu?"
Aylardır MHP'de değişim tartışılıyor. Üstelik kendilerinin mahallî kongrelerde seçtirdiği delege, Türkiye'ye sahip çıktı, Milliyetçi Hareket'e sahip çıktı "İllâ değişim!" dedi. Kongreye gidildi. Son sözü söyleyen Yargıtay'ın kararıyla 19 Haziran'da büyük bir vakarla tüzüğü değiştirdi. Ama ne oldu? Biri bir ahbabını buldu, yürütmeyi durdurma kararı aldırdı. Türkiye'nin "adalet" sisteminin nasıl çöktüğünün bir örneği, MHP'de yaşananlardır. Yargıtay Başsavcılığı, YSK, hiçbir belgeyi incelemeden, keyfi verilmiş kararı "mahkeme kararı" kabul ettiler.
Burada önceki sözümü tekrarlayacağım: Halkın önünde duramazsınız! Şöyle veya böyle değişim olacak!
***
MHP'yi gündemden düşüren haber akşam geldi: Atatürk Havaalanı saldırısı.
AKP'den milletvekili seçtirilmiş biri yazmış şu cümleleri: "Atatürk Havalimanımızda iki adet patlama meydana gelmiş. Diplomatik olarak aldığımız her galibiyetten sonra bir olay. Yılmayacağız!"
Bir Rus yetkilisi de AKP'li ile aynı kafada, "Terör saldırısının Türk hükümetinin Rusya ve İsrail ile ilişkilerini düzeltme çabalarına yönelik olduğu ortada." diyor. Komplo teorileri üretmede Putin'e ve R. T. Erdoğan'a endeksliler yarış hâlindeler.
Bu kaçıncı büyük patlama! Bir IŞİD patlatıyor, bir PKK! "İslâmcı" IŞİD, ramazan içinde bayram arifesinde, masum insanların canına kıyıyor. AKP'li "İslâmcılar" kendilerine pay çıkarıyorlar... Başarılarını çekememişler! Demek ki, PKK da başarılarını çekemiyor!
Gece boyu haberleri dinledik... Sahurda en son Binali Yıldırım konuştu. Sahur itibarıyla son rakamı açıkladı: 36 ölüm... Üç de müntehir (intihar eden)...
"Neden tedbir alınmadı?" sorusu artık gereksiz. Saldırmaya azmeden, mutlaka bir yol buluyor. Havaalanı, dünyada daha fazla ses getirecek yer. Muhakkak saldıranların ilk tercihleriydi. Eğer havaalanına silâhlarıyla, intihar yelekleriyle giremeyecek olsalardı, giderler rastgele bir kalabalığın içinde patlatırlar, yine ses getirirlerdi.
Zamanında Tercüman gazetesinde bir muhabir arkadaş, güvenlik zafiyetini göstermek için Emniyet Müdürlüğü'nden haberli, sten tabancayı folyo kâğıda sarıp havaalanına sokmuş ve bu hâdise o günlerde çok konuşulmuştu.
Olacakları engellemek çok zor. Kararlı mücadele şart.