İçerideki ''başarı'' mesajını dışarısı yutmuyor
Dün itibarıyla normalleşme öncesi, yarı kapalı bir döneme geçildi. Cumhurbaşkanı, "Salgını kontrol altına almış olarak, bayram sonrasında kontrollü bir şekilde normalleşme adımlarını atıyoruz" dedi ancak gerçekçi olalım, ''vaka sayıları düştü, salgın kontrol altına alındı'' diye değil, kapanmanın yol açtığı dar boğaz hepimizi boğmasın diye yasaklar gevşetiliyor ve normalleşme sürecine geçiliyor.
Oysa, aşılamaya hız vermedikçe kapanmanın tek başına çare olmayacağını, normalleşince yine vaka sayılarının yükseleceğini tüm bilim insanları söylemişti.
Şimdi biz sanki kapanmadan başarılı sonuç almışız gibi açılıyoruz ama Avrupa bize daha da çok kapanıyor.
Bu ayın 29''unda oynanması bir yıl önceden karara bağlanan UEFA Şampiyonlar Ligi final maçı da, Kanada yarışının iptal edilmesi üzerine takvime geçen ay eklenen ve Haziran''da yapılması planlanan Formula 1 yarışı da Türkiye''den alındı. Kimse "kuzu kuzu gelip" oynamadı!
İngiltere, Türkiye''yi kırmızı listeden çıkarmamakta kararlı, uçuşları dahi durdurdu. Rusya, Turizm Bakanı''nın ziyaretlerine ve tüm çabalara rağmen vatandaşlarını göndermek için yaz sonunu, sonbaharın başlangıcını işaret ediyor. Romanya, yeni güncelleme ile Türkiye''yi bulaş oranının binde 3''ün üzerinde olduğu kırmızı listeye aldığını açıkladı. Nijerya dahi, kapılarını Türkiye''den gelenlere kapattı.
Sınır komşumuz Yunanistan ise, 14 Mayıs itibarıyla turizm sezonunu açtı, turistleri ağırlamaya başladı. Üstelik ada turizmi açısından aşılamanın lojistik zorluklarına rağmen…
Hatırlayın, bizim aşağılayıcı ve Türkiye''yi deniz ve kumdan ibaret gösteren reklam filmine karşılık, Yunanistan, doğal güzelliklerinden yeme içme kültürüne kadar pek çok yönünü öne çıkardığı reklam filmi kullanmayı tercih etmişti ve işte, sonuç ortada…
Helallik listesi "çok" uzun
Pazar günkü "Helallik alınacaklar listesi uzun" başlıklı yazımda Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın helallik alması gerekenlerin listesini sıralamıştım. Listemde sıraladıklarım sınırlı sayıda değildi elbet ancak okuyucularımdan gelen mailler gösteriyor ki, listeye ekleme yapılacak çok grup var. Ben listedeki grupları pandemi döneminde mağdur edilenlerle sınırlı tutmaya çalışsam da hem bu dönemde hem de iktidarın 20 yıllık yönetimi süresince ahını aldığı, mağdur ettiği meslek grupları, insan grupları, sivil kuruluşlar saymakla bitmeyecek.
Pandemi sürecinde, artan müzisyen intiharları var mesela. Göz ardı edilen, kazançları, mağduriyetleri gibi, ölümleri de yeteri kadar konuşulmayan, sayıları yüzlere ulaşan… Parasızlık, işsizlik sonucu canına kıyan veya maddi güçlükler içerisinde yaşamaya çalışan müzisyenler haklarını helal edecek mi?
Liyakatin yerini kayırmacılığın almasıyla aylardır, belki yıllardır iş bulamayan, pandemi döneminde iş bulma ümitleri tamamen yiten liyakatsizlik mağdurları haklarını helal edecek mi?
Emeklisinden memuruna, gencinden yaşlısına helallik isteneceklerin listesi bu sütuna sığmayacak kadar uzun.
***
Aşağılayıcı reklama cevap
"Enjoy! I''m vascinated (Keyfine bak! Aşılandım.)" rezaletine cevaben Instagram''da "kadikoysokak" hesabında gördüğüm bir görselde, sarı bir maskenin üzerinde yer alan "Enjoy. Last days as a government (Keyfine bak! İktidar olarak son günlerin)" yazısı iktidarın aşağılayıcı reklam filmine en güzel cevap olmuş.
UCM ve Netanyahu kararı
Siyasi baskının yoğunlaşması
Özellikle iki yıl önemli
Hem hakem hem oyuncu
Popülizm, ABD Seçimleri ve “Lex Medya” Yasa Teklifi
Hedefimiz belli
Dünyayı etkileyen seçime bakış
Hukuksuzluğun olduğu yerde…
Cumhuriyet imkân demektir
Terör, medya ve güvenlik sorunu
Buluthan AKAR
Beynimi yiyorlar anne! Ne oldu o ponçik başkan adaylarına?
Arslan BULUT
Öcalan’a maaş da bağlanabilecektir!
Esfender KORKMAZ
Demokrasi ve hukuk ekmekten önce gelir
Mehmet Şahincileroğlu
‘Holding’ dizisi iddialı geliyor
Hüseyin Macit YUSUF
Güney Kıbrıs’ın NATO üyeliği ajitasyon ve manipülasyon!
Ahmet GÜRSOY
MHP NEYİN PEŞİNDE?
Yunus Arıkan
Bilmem anlatabildim mi muradımı?
Orhan UĞUROĞLU
Devlet Bahçeli mi Derin Devlet mi?
Mehmet YARDIMCI
Köylerin aydınlanma ışığı Köy Enstitüleri
Arslan TEKİN
Ali Kemal Özcan’a sordum: Öcalan umudu ne getirir? (1)