Hükümet PKK’ya mağlup oldu

Devletimiz PKK elebaşısıyla İmralı’da görüşüyor. Dikkatinizi çekerim “iktidar görüşüyor” demiyorum. Altını çizerek söylüyoruz; devlet görüşüyor. Sayın Başbakanımız bizzat kendileri söylüyor bunu. “Biz görüşmüyoruz” diyor. Kim görüşüyor diye soracağımızı tahmin ediyor olmalı ki görüşmediklerini söyler söylemez, hiç söze ara vermeden ekliyor, “Bizim talimatımızla devlet görüşüyor.” Tabii öyle deyince devleti aramaya başladık. Eh nihayet sonunda devletin yerini bulduk. Meğer Sayın Başbakanımızın sık sık dile getirdiği “devlet”, MİT imiş. Devlet MİT olunca, o da Başbakan’a bağlı olunca haliyle Başbakan emrediyor, o da yapıyor. Böylece bir şeyi daha anladık. Türkiye devleti, başbakanlığa bağlıymış. Dünyada bir ilk. Dünyanın hiç bir devleti başbakanlığa bağlı değil ama bizim koca devletimiz başbakanlığa bağlıymış. Boşuna diktatörlük dememişiz demek ki..Peki, ne yapmış iktidara bağlı kurum olan devlet? Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek için, Oslo görüşmelerinin daha da ötesinde kararlar almaya başlamış. Bu sayede -dikkatinizi çekerim- “barış sağlanacakmış” ama... Eee, kimse terörün biteceğini sanmamalıymış!İşte devletimiz, İmralı’da böyle bir çabanın içerisindeymiş. Barış getirecek, lakin terörü tam olarak bitiremeyecek bir sürecin içerisinde...Kutlarız...Şimdi biz “Bu ne biçim barış kardeşim? Bir taraftan ‘terör tam olarak bitmez’ diyorsunuz, öte yandan ’barış yaptık, kanı durduruyoruz’ yaygarası koparıyorsunuz. Ağzınızın ne konuştuğundan haberiniz var mı” desek; bilin bakalım bizi ne ile suçlayacaklar?Güvenlikçi yaklaşım.Barışı engelleyiciler.Kan isteyenler.Kafatasçı bakış. Say sayabildiğin kadar...PKK görüşmelerine karşı çıkanları “güvenlikçi” yaklaşmakla suçlayanlara soralım bakalım: Toplumsal düzende güvenlik önemli değilse siz neyin peşindesiniz? Siz güvenlik sağlamayacaksanız, görüşmeleri niye yapıyorsunuz? “Efendim, biz güvenlik sağlıyoruz da bundan şiddeti çıkarıyoruz” diyebilirler. Ben de derim ki; “Şiddeti çözüm olmaktan siz çıkarttığınızı söylüyorsunuz. Terör örgütü değil. O, şiddeti ve kendi güvenlikçi politikalarını uygulayarak, sizi görüşme masasına oturtuyor. Yani şiddet başkaları için en önemli çözüm aracı.” İktidarı “ben görüşmüyorum devlet görüşüyor” ikilemiyle politik yalancı haline getiren, sizin reddettiğiniz şiddetin ta kendisidir?İşte tam bu noktada sen diyorsun ki; “Ben şiddeti terk ediyorum. Gelin barış masasına.” Ben de bu ülkenin herhangi bir yurttaşı olarak soruyorum; Niye terk ediyorsun kardeşim? “Şiddet çözüm değil. Bugüne kadar sonuç alamadık.” Arkadaş, senin kullandığın şiddet, kamu düzenini sağlayıcı, gücünü toplumsal meşruiyetten alan, hukuksal dayanakları olan kolluk kuvvetlerinin görevinden doğan şiddet. Demek ki sen şiddet kullanımında terörün üstesinden gelecek yöntem ve yönetimi sağlayamamışsın. Onun şiddeti seninkini bastırmış. Şimdi bu mağlubiyetle İmralı’da görüşüyorsun. Haydi, görüştün diyelim. Bir de diyorsun ki; “Ey millet, barış gelecek ama terör bitmeyebilir.” Yani, karşı şiddet sürecek... İmralı’yla kendileri değil, devlet görüşüyormuş..Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur denilir ya; aynen öyle. Desenize biz, PKK’ya mağlubiyetimizi ilan ediyoruz diye.

Yazarın Diğer Yazıları