ASGARİ ne demek?

Yine geldik bir asgari ücret açıklanma zamanına, bu iş bizde bir ritüel haline geldi. Bir asgari ücret bir de asgari emekli maaşı meselesi.

Asgari ücret tarafında çalışan ile iş veren arasında, emekli maaşlarında da emekli ile devlet arasında belli bir denge oluşturulmaya çalışılıyor devamlı şekilde. Uzunca bir süredir bu konuda her tarafın birden mutlu olduğunu görmedim. Yine uzunca bir süredir de iki taraf da mutsuz.

Şöyle bir ön kabul oluştu, ücretlere yapılan zamların bir anlamı yok çünkü o zamlar kısa sürede harcama kalemlerine de yansıyarak hemen eriyor. Yönetenler ise TÜİK marifeti ile bunun rakamsal karşılığını bize açıklıyor ama orası biraz hava durumu gibi bir hal aldı. Yani ekranlara düşen rakamlarla hissedilen rakamlar arasında derin farklar oluyor.

Köylerin şehirleşmesi ile ilgili hamleler bir taraftan, diğer taraftan da her mahalleye bir üniversite kurulma hamlesi nedeni ile hissedilen enflasyona bir de bulunulan konum enflasyonu eklendi. O üniversitelerde bir umutla bekletilen öğrenciler mezun olduktan sonra da bir süre aynı ümitle bekliyorlar. Ama ileriki yıllarda gerçeklerle yüzleştiklerinde itiraz etme potansiyelleri düşüyor doğal olarak.

Köyler artık şehirli imiş gibi resmi olarak muamele görseler de aslında hala köyler. Üzerine bir de üretim yapma sorunu yaşıyorlar. Yaptıkları üretimin karşılığını alamadıklarını düşünüyorlar ki haklılar.

Üzerine zaten üretilen ürünlerin bir çoğunun dünya devletleri tarafından geri gönderildiği gerçeği var ortada. Bu konuda bir şey yapılıyor mu onu da bilmiyoruz.

2001 krizinin ardından uygulanan politikaları devam ettirerek belli bir mesafe alan iktidar elde ne var ne yoksa satarak da uzunca bir süre idare etmeyi başardı aslında ama üretim olmayınca deniz de bir yerde bitti.

Her şeye rağmen durum sıkıntılı, bu senden sonra emekli olanlar zaten yüzde 30 kadar daha az maaş alacak görünüyor. Emeklilerin emekli oluncaya kadar zaten üst düzey bir yaşam standardı yakalamış olması gerekir diye düşünülüyor muhtemelen ama öyle bir şey de yok.

Gündemdeki asgari ücret tartışmaları kelimenin anlamı gereği aslında en az ücret olmalı. Bu ücretten daha az emekli maaşı da olmamalı. Ama artık oraları geçtik. Şimdi asgari ücret yüksek açıklanırsa diye endişe eden iş verenler var. Eğer öyle olursa onlar da ürettikleri mal ve hizmetlere daha yüksek zam yapacaklar muhtemelen

Aslında bunları hep beraber göğüslemek mümkün. BU durum bir istisna olsa mesela o zaman daha kolay. Biz her 15-20 yılda bir bunları yaşamasak olabilir ama öyle değil. Bu bizde bir alışkanlık. Ders almaya da hiç niyetimiz yok. Kurallar belli, üretim yapılacak, kurumlar çalışacak, kurallara her kes uyacak.

Bir süre direnmek gerekirse hep beraber direnilecek, memleketin yüzde 20 si sefa sürerken onun içinde de yüzde 5 falan çok büyük sefa sürerken geri kalanlar cefa çekmemeli. Aksi takdirde böyle bir direnişe de herkesin katılması beklenmemeli.

Memleket devamlı bir varlık yokluk hissiyatı içinde, o nedenle de milletçe birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bitmeyen günler yaşıyoruz, ama bu birlik ve beraberliği bize vaaz edenler nedense en az sıkıntıyı çekiyor hep.

Bir kısır döngüdür gidiyor, çözümleri hepimiz biliyoruz ama işine gelmeyenler var. Biz de o işine gelmeyen azınlıkların hangisi bizim literatürümüzü kullanıyor ise onlara destek vermek ve kalburun altına dökülenleri almak için birbirimize giriyoruz.

İşte tam burada size bir önerim var. Oluşacak olan asgari ücret ve asgari emekli maaşlarını biraz daha az ilan edin sonra biraz bekleyin ve seyyanen zam verdiğini ilan etsin Sayın Cumhurbaşkanımız. Bu şekilde hep beraber mutlu olalım. Hiç aklınıza gelmemişti değil mi.

Neyse bir de gerçekten gerekli ama sonrası başka sıkıntılara neden olabilecek bir yol var aslında. Şehirlerin sosyo-ekonomik durumlarına göre büyük şehirler, normal şehirler ilçeler ve köyler olarak sınıflandırılarak zam verme önerisi. Ama bunu yapmaya kalksa şimdi iktidar o zaman da oy depoları konusunda sıkıntı yaşar. Neyse vaz geçtim, siz bildiğiniz gibi devam edin. Nasıl olsa alışığız.

Yazarın Diğer Yazıları