Hükmedenlerin vicdanı
CHP'nin Kanun Hükmünde Kararnamelerin haddi aştığına dair Anayasa Mahkemesi'ne itirazı olmuş, AYM de, bu itirazı reddetmişti. AYM'nin gerekçeli kararı da açıklandı. Artık Olağanüstü Hâl ilân edilince hükûmet her türlü tasarrufta bulunabilecek... Sınır yok! Saldım çayıra Mevla'm kayıra! Her şey hükmedenlerin vicdanına kalmış.
Eskiden nasıl hükmedilmesi gerektiğine dair siyasetnameler ve nasihatnameler yazılmıştır. Pendnameler de aynı türden. Bu öğütler, çoklukla Kur'ân hükümleri esas alınarak ortaya konmuştur.
Dün bahsettiğim gibi, en son ünlü şair Şirazlı Sa'dî'nin "Hükümdara Öğütler (Nasihatü'l-Mülûk)" kitabı yayınlandı. Sa'dî (1193-1292), bildiğiniz Gülistan ve Bostan'ın yazarı. Sa'dî, Selçuklu sahasında doğmuş, Nizamülmülk'ün, Batınî-Haşhaşî Hasan Sabbah'ın yaygınlaştırmak istediği "bâtıl" fikirlerine karşı Sünnî İslâm âlimleri yetiştirmek için kurduğu Nizamiye Medresesi'nde (üniversitesinde) yetişmiştir.
Burada "hükümdar" sözünü, "idareci" olarak almalıyız. Geçmişte, tek söz sahibi "hükümdar"dı.
Sa'dî'nin, nasıl bir idare kurulması gerektiğine dair öğütlerine bakalım. Hangileri zamanımızın icraatıyla örtüşüyor, hangileri örtüşmüyor?
"Hükümdar, din bilginleri ve önderlerini saygın ve onurlu kişiler olarak her zaman üstün tutmalı, onları her an yanında oturtmalı, onların onayı ve onların görüşleriyle ülkeyi yönetmelidir. Böyle olursa saltanat şeriatın [kanunların] emrinde olur. Şeriat saltanatın emrinde değil."
"Hükümdar kanıtlarını [delillerini] görmeden, söyleyenlerin güvenilirliğini bilmeden, suçun işlendiğini kesinleştirmeden bir kişinin ihanetini asla onaylamamalı, onu asla cezalandırmamalı."
"Hükümdar, zulme uğramışlara, zalimlerden hakkını alıp vermeli. Bunu haksızlığa uğramışlar şaşkınlığa düşmesin diye de yapmalı. Çünkü şöyle denilir: 'Hırsızları ortadan kaldırmayan hükümdar, gerçekte kendisi kervanları yağmalar.'"
"Hükümdarın şanına haksız ve gereksiz yere öfkelenmek yaraşmaz. Hükümdar hak edenlere öfkelenerek onları cezalandırsa bile intikam alırken de ölçüyü kaçırmamalı ve sınırı aşmamalı, kısas ölçüleri içerisinde kalmalıdır. Böyle yaparsa [yapmazsa?] suçlu kendisi olur karşı taraf ise davalı olur."
"Hükümdar dostuyla da düşmanıyla da iyi ilişkiler kurmalı, iyilik yolundan asla sapmamalı. Böyle yaparsa dostların kendisine olan sevgileri artar, düşmanların da ona olan kinleri ve düşmanlıkları azalır."
"Hükümdar her iki-üç ayda bir kez zindan yetkililerine zindanlıkların durumlarını ayrıntılarıyla incelemesini ve iyice araştırmasını buyurmalı. Bunu düzenli yaparak suçsuz ve gereksiz yere zindanda kalanları dışarı çıkarıp kurtarmalı, suçları küçük olanları birkaç gün içerisinde özgürlüğüne kavuşturmalı. Bütün bunları zindanın yetkili kadısının gözetiminde yapılmasını buyurmalı."
"Hükümdar işlediği suçtan dolayı cezalandırılıp yok edilmesi gereken kişinin kanını döktükten sonra çoluk çocuğunu ve ailesini bakımsız bırakmamalı."
"Din sadece bilgi ile, egemenlik ise sadece hoşgörüyle korunabilir."
Sa'dî, bugünü görmüş, bütün zamanlara hitap etmiş!
(Hükümdara Öğütler, çev. Prof. Dr. Nimet Yıldırım, 136 s., Bilge Kültür Sanat Yayınları, tel: 0212 520 72 53).