Hıncınızı halktan çıkarmayın!
R. T. Erdoğan, önceki gün partisinin grup toplantısında "yargı sistemi reformu"ndan bahsetti. Bu kaçıncı proje sayamıyorum artık!
"Yargı" deyince, "adalet" deyince, Türkiye'de içi sızlamayan var mıdır? "Taşeron Cemaat"in açtığı derin yaraya öyle bir tuz ekiliyor ki, sızıyı bütün bedeninizde hissediyorsunuz.
Bir darbede "er"in rolü ne olabilir? Emre kesinlikle itaat edeceği öğretilmiştir.
Bir general, astsubayına telefon etti, "O darbecidir, git öldür." dedi. O astsubay emre uydu, gitti, kendi hayatı pahasına darbeci generali vurdu ve darbenin seyrini değiştirdi.
Adalet arayan iki askerin "görülmüştür" damgalı mektubundan bölümler vereceğim. Biri binbaşı, biri er.
Önce erin mektubundan:
"... Vazifesi komutanın emrine mutlak itaat olan ve bu sebeple İBB işgal davasında 15 kez müebbet, 2400 yıl ceza almış, 48 aydır cezaevinde yatan Gazi bir ER'im. / ... 5 yaşındaki çocuğun inandığı, 7'den 70'e herkesin bildiği bir hakikate, Türk Milletinin vicdanı neden kayıtsız kalıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde, ER'in emir almadan en temel ihtiyacı olan yemek alımını gideremediği ve suyu dahi içemediği herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Biz yeri geldi ağaçlara bile selam vermek zorunda kaldık, disiplinle yattık ve disiplinle kalktık. Komutanlarımızın iki dudağının arasından çıkacak emirlere tabi olduk ve maalesef birilerinin malzemesi olduk. Bugün de o birilerinin günahlarının bedelini ödüyoruz.../ Biz masumlara atfedilen suçlamaların ne kadar tutarsız ve yersiz olduğunu, mektubuma eklediğim Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin mütalaası ve bozma talebi de göstermektedir...)(Ö. Ç., Kırşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu)
Binbaşı'nın mektubundan:
"Ben Atatürkçüyüm, Türk Milliyetçisiyim, Denktaşçıyım, tam bağımsızlıkçıyım. Fethullah denilen ABD ajanına bir defa bile 'Hocaefendi' demedim... Benim ve ailemin FÖTÖ'yle, FÖTÖ'cülükle, hiçbir tarikatla, cemaatle bağı yoktur. / Bayburt'ta kışla dışına kimse çıkmamıştır. Bir kişinin burnu bile kanamamıştır. Bayburt halkı bizim masum olduğumuzu biliyor. Hatta dönemin valisi (şu an Trabzon Valisi) bile lehimize ifade vermiştir. Ama oy çokluğuyla 12,5 yıl ceza aldık. Mahkeme başkanı karara katılmadı. / Sarıkamış Komando Taburu kışla dışına çıktı, hemen sonra kışlasına döndü, hepsi beraat etti. Edirne'de kışlalarda tam teçhizatlı bekleyenlerin hepsi beraat etti. Çoğu kışlada bizim gibi olanlar hakkında iddianame düzenlenmedi, takipsizlik aldılar..." (Piyade Binbaşı A. D., Bayburt M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu)
"Taşeron Cemaat" yüzünden, askerinden, halktan insanlara kadar binlercesi işinden kovuldu, aşından mahrum bırakıldı, hapse tıkıldı.
Darbeden sonra hapse atmak için "Cemaat"e sempati aradılar, tebessüm aradılar, kapısı önünden geçeni aradılar. Sempatiye, tebessüme, kapı önünden geçene yol açanlar darbeye maruz kalanlar değil mi?
CHP'nin kitapçığı, her şeyi ortaya koyuyor. Zaten böyle bir kitapçığa da gerek yok. Hepimiz yaşananlara şahit olduk.
İktidar da bunda suçlu değil. Demokrat Parti döneminden beri her devrin iktidar partisine yanaşan tarikatlar, cemaatler olmuştur.
İktidardakiler kandırıldılar. Bunu kabul ediyorlar. Şimdi hüküm verenler kandırıldılar da başkaları kandırılmadı mı?!
Yine Maide Suresi'nin 8. ayetini hatırlatacağım.
Pensilvanya'ya ulaşamayanlar hıncını halktan çıkarmamalıdır!