HDP'nin yerini almak isteyenler kaybeder

R.T. Erdoğan, geçen hafta Diyarbakır ziyaretinde, Diyarbakır mapushanesinin kültür merkezi yapılacağını söylemişti. İdeolojik körlük gözlüğü takınanlar, "Kültür merkezi değil, müze olmalı." diyor. Niçin müze? İçinde neyi sergileyecekler? İşkence görenlerin fotoğraflarını mı? Açlık grevinde hayatlarını yitirenlerin heykellerini mi?

Diyarbakır''da 1982''de açlık grevinde ölen bir isim var: Kemal Pir. DTCF''de aynı dönemdeniz. Yine aynı dönemden Cemal Bayık ve Rıza Altun''la birlikte PKK''yı kuranlardan. Kemal Pir''in, PKK''nın dayanmak istediği etnisiteyle alakası yok. Marxist ideoloji bizde etnisiteyi öne çıkarmıştır. Bunları yazdım.

Bilgileri depolayan "İletişim Başkanlığı" lütfen not etsin. Hapishanenin müze olmasını isteyenler, belki oy hesabıyla, baskın çıkabilirler. O "müze"de mutena köşe ayıracakları Kemal Pir fakültede kimi yaraladı biliyor musunuz? Rahmetli Harun Çakır''ı. Harun, öğrenci temsilciliği seçiminde Kemal Pir''le karşı karşıya idi. Sol kanat kaybedeceklerini anlayınca fakülteye gelmemişti. Bir kavgada Harun''u başından yaralamıştı. Harun''u yerde yatarken gördüm. Sonra Kemal Pir''in demir çubukla vurduğunu söylemişti. Harun Ak Parti''nin Ordu milletvekiliydi. Seçildikten kısa bir süre sonra kaybettik. PKK''ya kanar, müze yaparlarsa, Harun''un ruhu muazzep olur.

Ak Parti içinde gerçekçi ses Mehmet Metiner "Kürt" orijinli. HDP''nin öncesi HADEP''nin genel başkan yardımcısı idi. Belediye başkanlığından beri Reis Bey''in yanında yer aldı. HDP''nin kapatılması için ağır yazılar yazdı.

Prof. Dr. Kadri Yıldırım, yakın zamanda aramızdan ayrıldı. HDP''nin milletvekiliydi ve bu partiden rahatsızlığını açık açık söylemişti. Beni aramıştı. Konuşacaktık. Nasip olmadı.

Bir başka isimle, "Devlet"in İmralı''ya götürüp mektup getirttiği Prof. Dr. Ali Kemal Özcan''la konuşuyorum. O "Kürt meselesi" demiyor, "Türk-Kürt meselesi" diyor. Çözücü "lider" olarak Abdullah Öcalan''ı görüyor.

Mehmet Metiner, bu sıra görüşleriyle öne çıkıyor. Bana şu notu gönderdi:

"Siyasetin yapılabildiği bir ülkede silahların kullanılıyor olması, siyaset yoluyla elde edilemeyecek -sözgelimi ayrı devlet ve toprak bölümlenmesi gibi- taleplerin varlığına delalet eder. Bu durumda silahın siyasetine izin verilemez. Silaha meşruiyet atfeden siyaset demokratik siyaset olamaz. Silaha sırtını dayayan ve silahın siyasetini yapan bir partinin varlığına izin verilemez. PKK/HDP ilişkisi bu açıdan bakıldığında demokratik meşruiyet açısından da, yasallık açısından da ziyadesiyle sorunludur. Dahası ve en fenası ülkenin bekası ve milletin birliği açısından da ağaçtaki kurt gibidir. Hem HDP''yi PKK''nın yanına konumlandırmak hem de HDP''yi siyasî müttefik olarak görmek en basitinden çelişkidir. Bu durumda siyasi müttefikiniz HDP üzerinden gerçekte PKK olur. HDP, Erdoğan''ı devirme operasyonunda kendisinin vazgeçilmez olduğunu bildiği sürece, muhalefet anlayışını sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden konumlandıran muhalefetin görünür-görünmez siyasi patronu gibi hareket eder. HDP gerçek gücünü PKK''dan alıyor. Erdoğan karşıtı muhalefet de HDP''siz olunmayacağını gösteriyor. HDP''ye bu mecburiyet ve mahkûmiyet, PKK''yı gerçekte Türk siyasetinin belirleyici aktörü konumuna getirmiş durumda. PKK''ya karşı olduklarını söyleyenlerin HDP dolayısıyla PKK''yı siyasetin belirleyici aktörü haline getirmeleri asıl siyaseten telafi edilmesi gereken bir sorun olarak duruyor karşımızda."

Bütün siyasîler, "tecrübeli" ismin bu sözleri üzerinde düşünmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları