'Hayır' yasak deyin bari!

Neden "evetçiler" ortada yoklar? Neden eskisi gibi kapı kapı dolaşmıyorlar?

Eski heyecanın olmadığını "yandaş" grubundan gazetecilerde satır aralarında yazıyorlar. Hatta öyle tedirginler ki, "Keşke Reis, referanduma götürecek anayasa değişikliğini imzalamasa!" demeye getiriyorlar.

"Hayırcılar" sokaktalar. Ama engelleniyorlar. Polis çok sert. Kiminin başına silâh dayıyor, kimin gözaltına alıyor.

Bu çok tehlikeli... İnsanların damarına basılıyor.

Kanunsuzluğa asla müsamaha edilemez; kabul. Ama insanların kanunların çizdiği sınırlar içinde istedikleri gibi toplanmalarına, istedikleri gibi yürümelerine de engel olunamaz.

Madem, "hayırcılar"a karşı silâh çekecek kadar gözünüz döndü, ne lüzumu var referandum sandıklarını koymaya! Bütün Türkiye'de OHAL uygulanıyor. Çıkarın bir KHK, "Ortalığın gerilmesine gerek yok... Referandum bir sürü de masraf... Aynı zamanda zaman israfı... Herkesi 'evetçi' sayıyor ve anayasa değişikliğini uygulamaya koyuyoruz." deyin, olsun bitsin!

Elinizi tutan mı var? Önünüze çıkan mı var?

Kahir ekseriyetin böyle düşündüğünden şüpheniz olmasın.

FETÖ'cüler bir taraftan, "iktidar" bir taraftan... Cemiyet gerildikçe geriliyor.

Bir bakan (Lütfü Elvan), "Saddamlaşma"nın en belirgin örneğini veriyor. Şanlıurfa ziyaretinde esnafla konuşmuş. Diyor ki:

"Çok yüksek bir oran gördüm. Yüzde 90-95 diyen var, yüzde 85 diyen var. Maşallah tüm vatandaşlarımız 'evet' diyor. Hatta buradaki ciğerci Halil İbrahim de 'Kılıçdaroğlu'nun hayırına biz de evet diyoruz' dedi. Kılıçdaroğlu'nu da evet demeye davet etti!"

Moda ifadeyle söylersek: Lafa gel!

Bildiğiniz gibi, diktatörlüklerde, iktidarı elinde tutana yüzde 90'dan aşağı oy çıkmaz. Aslında oy yüzde 100'dür de, yüzde 10 demokrasi(!) payı bırakılır!

Daha başta bu kadar gerilim yaşandığı atmosferde, oy kullanma odalarında, oy atanların zarfları açılıp kontrol edilmeyeceğini kimse garanti edemez.

"Reis", sürekli "İslâm eşittir barış!" diyor. Doğru... Arapça "slm" kökünde barış anlamı var. (Tabi "teslim" anlamı da var.) Ama "Başkanlığa=tek adamlığa hayır!" diyenler neden bu "barış"ın içinde değiller?!

Dikkat ederseniz "Reis", "İslâm eşittir barış!" derken bile ne kadar sert söylediğini belirtmek için ünlem koydum. Hakikaten çok öfkeli. Yakınındakiler, "Görüntünden insanlar endişeye kapılıyor." demiyorlar mı? Çektiği sıkıntıları elbette anlıyoruz. Onun başına gelenler bir başkasının başına gelseydi yatağa düşmüştü! Herhâlde "öfkeyle" deşarj oluyor; ancak, kontrolü elden bırakmamalıdır. "Yüzde 50,01 benim, gerisi def olup gitsinler!" demeye getiremez. Bu devlet, bu ülkenin nüfusuna kayıtlı herkesin. İçinde dini bütünü de olur ateisti de... PKK'lısı da, DHKP-C'lisi de, IŞİD'lisi de... Nizamı bozmak, ülkeyi peşkeş çekmek, bölmek isteyenlerle mücadele hepimizin üzerine düşen vazifedir. Esas olan ise insanı kazanmak. Kazanabilmek için "adalet"ine inandırman gerek. (İslâmda "tebliğ"i size ben anlatacak değilim! Sadece bir âyetin mealini yazacağım:

"(Ey Muhammed) Sen (insanları) Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütlerle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et." (En-Nahl, 16/125).

Yazarın Diğer Yazıları