Hangi devlet nerede?

Bakın çaresiz kalan Defne Belediye Başkanı ne diyor: "İnsanların başlarını sokabilecekleri bir yerleri yok. Duyun artık ya! Duyun! Vallahi yeter ya. Bir çadır gönderemediniz ya. Bu konunun muhatabı kimse de üstüne alınsın artık. Bittik ya. Beni de Silivri''ye atın."

Hatay''da sırt üstü devrilen Rönesans rezidansta 200''den fazla kişi enkaz altında kaldı. Yakınlarını aramaya gelen emekli savcı, birçok kişiye yardım etti ve sonunda "Devlet nerede" diye sosyal medyaya yazınca, takipçisi tarafından mahkemeye verildi ve hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Mahkeme takipsizlik kararı verdi.

Lakin bu tür olayların benzerleri de var.

Devlete ya da hükümete karşı yakınma yahut eleştiriden sonra insanlar, cümlenin sonunu; "İsteyen tutuklasın. Silivri''ye atın. Ne yapacaksanız yapın tutuklayın…" diye bitiriyor.

Bütün bu açıklamaların bizi götürdüğü yer neresi biliyor musunuz?

Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi.

Geldiğimiz noktada rejim otoriterleşti ve önceki yazılarımda da belirttiğim gibi devlet, tek kişinin bireysel varlığı ile bütünleşti.

Tıpkı padişahlık gibi.

Bütün hanedanlıklarda devlet, aynı zamanda hanedanlığın malı sayıldığı için yöneten kişiye ait sayılmaktadır. Devlet o hanedanlığın (ailenin) malıdır. Topraklar da gene aynı hane halkının (hanedanlığın) malıdır.

Atatürk''ün Türk Milletine bahşettiği en güzide ve en muhteşem iyilik işte tam burada belirginleşiyor. Devleti hanedanlıktan (aileden) alıp, uğrunda savaştığı millete ait kıldı. Cumhuriyetle birlikte devlet, milletin oldu. Böylece devlet egemenliği de yürütmeden doğan siyasal egemenlik de yine milletin oldu.

Halka ait ve halktan başka sahibi olmayan millî devlet, ancak kurumlarıyla nitelikli bir kişilik kazanabilir. AKP iktidarları, devletin kurumsal varlığını "bizden-sizden" ayrımcılığı ile partileştirince, ortaya, iktidar partisinin siyasi gücüyle bütünleşen yeni bir devlet çıktı.

Devlet hâkimiyetinin yerini, parti liderinin bireysel hâkimiyeti aldı. Varmış gibi görülen millet egemenliği ise otoriter baskılarla etkisizleştirildikçe demokrasinin sesi de kısılmağa başladı.

Muhalif televizyonlara verilen kapatma cezaları bu durumun en son örneklerden biri. Deprem günlerinde halkın aradığı devlet eski devlettir. Karşılaştığı, uygulamadaki devlet ise Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yarattığı devlettir.

Depreme müdahalede geciken devlet işte o devlettir.

Kızılay''ı devreden çıkaran devlet de gene o.

AFAD''ın yapısını değiştiren, yeni görev tanımı yapan, başına "bizden" dediği birini atayan da gene o devlet.

Aynı şekilde, askeri iki gün boyunca deprem bölgesine gönderemeyen devlet de gene o partileştirilen devlettir.

İnsanları konuşmaktan korkutan da o.

Çünkü kurulu hâkim düzenin adaletini bozdu.

Askerin yapısını bozdu.

Şehirleşme, rant, inşaat, kentleşme ve bilim düzenini bozdu.

Hâkim düzen bozulunca, yerine gelen yeni hüküm düzeni, hükmünün geçerli olabilmesi için, kendi hâkimiyetini tesis etmeğe yöneldi. Bunun için de devletin kurumlarını ve bürokrasisini, önceki düzenin medyasını ele geçirdi. Onunla da yetinmedi, binlerce kişilik troll ordusu kurdu. Bu troll ordusunun tek amacı var: İktidarın tüm yanlışlarını doğru, her başarısızlığını başarı gibi göstermek. Muhalif medyada çıkan gerçek haberleri çarpıtmak.

AKP''nin kurup işlettiği ve partileştirdiği, MHP ve BBP''nin koşulsuz sahiplenip savunduğu bu düzen, depremde yetersiz kaldı. Halk eski devletini hatırladı ve sordu: "Devlet nerede!"

AKP kontrolünde.

Bu sebepledir ki, AKP ve ortakları, kim "devlet nerede" diye sorunca bunu kendilerine yapılmış sayıp kızıyor. Hatta bir çok özgürlük alanını cezalandırıyor.

Devlet nerede?

Hangi devleti soruyorsunuz?

Yazarın Diğer Yazıları