'Hamas şerefimizi kurtardı'
Bazı çevreler İsrail''in yıkım ve katliamı 11. günde durdurmasını Filistinlilerin (Hamas''ın) zaferi olarak adlandırıyorlar.
Neresi zafer? Savaşta iki tarafın hasarına bakılır.
İsrail, 65''i çocuk, 39''u kadın, 232 insanı vahşice katletmiş, bin 900''ünü yaralamış. 2 bin bina yıkık. 75 bin evsiz barksız insan.
Hamas, İsrail''in karşısında hiçbir surette eşit sayılamayacak şartlarda çıkıyor. Bir taktik hatanın olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Dün, Arafat''la masaya oturan İşçi Partisi''nin Genel Sekreteri Nissim Zvilli''nin "Netanyahu''yu HAMAS iktidara getirdi" dediğini yazdım. Bugün Tel Aviv''den Gazze''ye geçiyorum. O zamanki Gazze İslâm Üniversitesi yetkililerinden İbrahim Şaban Nusma''yla konuşmamızı vereceğim. İki tarafın nerede durduğunu kıyas edebileceğiz.
Üniversitenin 1978''de büyük zorluklarla kurulduğunu belirten İbrahim Şaban Nusma bize yakın ilgi göstermiş, üniversiteyi gezdirmişti. O sıra bahçede bir grup öğrenci cemaat olmuş namaz kılıyordu.
1951 yılında Aşkelon''un bir köyünde doğan Nusma, üniversiteyi İngiltere''de okumuş. 1988''den sonra intifadada ön saflarda yer almış ve İsrail askerlerinin kurşunlarına hedef olmuş. (Döşünü açarak yara izini göstermişti.)
Filistin ile İsrail arasındaki görüşmelerden bir sonuç alınamayacağına inanan Nusma, Hamas kanadının Filistin meselesindeki bakış açısını çok net ortaya koymuştu:
"Yepyeni bir devlet kuruluyor. İntifadaya en çok şimdi ihtiyaç duyuyoruz. Özellikle Gazze''de yaşayan Müslümanlar İsrail''i çok iyi tanırlar. İsrail karşılığını fazlasıyla almadan bir şey vermez. Arafat, Washington''da Tünel olaylarından bahsedemedi bile. İsrail onlarca Filistinliyi şehit etti. Arafat ise konuyu masaya getirmekten bile korktu. Hamas intihar saldırılarını gerçekleştirirken, hükûmete yakın kaynaklar ''Hamas yüzünden İsrail ambargosu başladı.'' dediler. Hamas, Filistin''in şerefini kurtarmak istiyordu. Filistinliler Tünel olayından sonra İsrail''in çifte standardını gördüler. Gazze''den çekilen İsrail askerleri nereye gitti? Hemen arkamızdaki dağların ardındalar. İsrail bize üç-beş şehir verdi. Yollarını, giriş ve çıkışlarını ise kendisi kontrol ediyor. Bir Müslüman olarak kendime has bir barış anlayışımın olduğunu söyleyebilirim. Her şeyden önce, işgal altındaki topraklar Yahudi askerlerden tamamen arındırılmalıdır. Barışın temeli adalettir. Adalet de yalnız Yahudi veya Müslümanlar için uygulanmaz. Tüm insanlık için uygulanır. Aşkelon''daki bir köyde doğdum. Ailemi Yahudiler bu köyden kovduktan sonra hayatımın geri kalan bölümünü mülteci kamplarında geçirdim. Şimdi benim, İsrail''in Hindistan''dan, Doğu Avrupa''dan hatta Özbekistan''dan buraya getirip en güzel evlere yerleştirdiği insanlardan farkım ne? Ben de insanım onlar da. Bana ait olan topraklarda burası ile hiç bağı olmayan 72 milletten gelmiş yabancılar yaşıyor. Yahudileri Müslümanlar değil, Hristiyanlar öldürdü. İsrail''in bu Müslüman kompleksi neden? Biz Yahudileri Yahudi oldukları için sevmiyor değiliz. Biz onları sevmiyoruz; çünkü, topraklarımızı işgal ettiler. Onlarla aynı haklara, aynı standartlara sahip olarak bir arada yaşayabiliriz. Burada Yahudiler toplam nüfusun yüzde 5''ini meydana getiriyorlardı ve yan yana yaşayıp gidiyorduk. Şimdi bir Müslüman bir Yahudi''nin boyunduruğu altında yaşamayı kabul etmez, yaşadığı sürece de barış sağlanamaz. Bir kere Kur''ân Yahudilerin bayrağı altında yaşayamayacağımızı kesin bir biçimde ortaya koyuyor."