Halka bindirilen yük!
Herkesin kullanmaya mecbur olduğu elektrik, gaz, su, telefon gibi hizmetler devletin elinde olmalıdır. Bu fikrimi 1992'den beri dile getiriyorum.
İstanbul'da, bir dünya şehrinde, elektrikler, 3 saat, 5 saat, 10 saat kesiliyor, koca şehir karanlığa gömülüyor. Suçu fırtınaya yüklediler. Hükûmet-elektrik dağıtım şirketlerinin ortak dili: "Olumsuz hava koşulları yüzünden..." "Koşul" Türkçeyi katleden kelime... Kimileri için bir sihir, bir kurtarıcı. Daha önce de ara ara kesiyorlar, bakım yapılıyor, diyorlardı.
Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Gürkan Kumbaroğlu, "Kesintinin meydana geldiği zaman dilimine tekabül eden 500 TL/MWh'lik puant tarife üzerinden kesintinin fatura karşılığının saatte 2 milyon TL'yi aştığını söylemek mümkün. Hayatın normal akışının bozulmasının da ekonomiye doğrudan olumsuz etkileri var. Bunu hesaba katmadan dahi fatura bir hayli kabarık." diyor.
Bu zarar kimden tahsil edilecek? Kıt kanaat geçinen halktan!
Elektrik pahalı, doğal gaz pahalı, su pahalı... Elektrik kaçakları da, biliyorsunuz, halkın sırtında...
Elektrik dağıtımı özelleştirilirken, birileri "fayda" sağladılar mı? Elbette bilemeyiz. Ama şunu biliyoruz... Kontroller çok çok yetersiz. Şirketler, hükûmetle oturuyorlar masaya, şartları istedikleri gibi belirliyorlar. Yoksa halkımız bu kadar eziyet çeker mi? Kendisine ait olmayan ödemeyi yapar mı?
Birtakım kuruluşlar var. Bağımsız dense de, hükûmetin izni olmadan kıpırdayamazlar.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) yanında, tamamen bağımsız, halkın içinden kuruluşlar da, herkesi ilgilendiren, herkesin cebini yakan, herkesin "enerjisini" alıp götüren enerji meselesinde söz sahibi olsunlar. Meselâ; Elektrik Mühendisleri Odası'na denetleme izni verilsin. Hem devlet adına denetleyen "bağımsız" kuruluşların, hem halk adına denetleyen odaların raporları karşılaştırılsın; eksiklikler, fazlalıklar ortaya konsun. Murakabe, ülkemizin yararınadır.
Makine Mühendisleri Odası (TMMO), ta 2010'de, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesiyle ilgili bir rapor hazırlamış. Kolay ulaşırsınız... İster Ak Parti iktidarına karşı oldukları için, ister "halk" adına konuştukları için, ister bir meslek odası mesuliyeti taşıdıkları için olsun, dile getirdikleri "...enerjiden yararlanma çağdaş bir insan hakkı[dır]. Enerji, tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve sürdürülebilir bir şekilde sunulması, temel bir enerji politikası olması gere[kir]." sözleriyle benim görüşümü aksettirdiği gibi, eminim sizlerin de görüşlerin aksettiriyordur.
TMMO'nun özelleştirmeyle ilgili 14 maddede topladığı aksaklıklar, 2017'nin ilk gününden bakınca çok belirgin.
Tebessüm etmeniz için bir "zırva"yı aşağıya alacağım.
"Yandaş" dedikleri bir televizyon yorumcusu elektrik ve su kesintileri için "ikinci darbe girişimi" demiş. Suçladıkları isimlere dikkat! Ak Parti'nin kurucu ağır topları Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik! Kraldan fazla kralcı "yandaş" yorumcu bir de "'Birincisi olmadı, ikinci darbeyi bekliyoruz, cunta kuracağız' deyin!" diye ahkâm kesmiş.
Ak Parti yönetimi, o "yandaş"ın itham ettikleri isimlerden şüphelenip şüphelenmediğini açıklamalıdır. Partinin bir yerlere taşınmasında rol oynamış isimler, "kraldan fazla kralcılar" elinde oyuncak hâline getirilmemelidir; varsa suçları mahkeme yolu gösterilmelidir.