Halk ekmek derdinde onlar anayasa!..
"Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" diyerek yetkinin tek elde toplanmasına kılıf uydurdukları yeni rejimde yapamadıkları bir şey varsa, kendi başlarına anayasayı değiştirememeleri. Önlerine "muhalefet" çıkıyor. TBMM'de 400 oyu alamazlarsa ne anayasayı değiştirebiliyorlar ne referanduma gidebiliyorlar.
Yapacakları her şeyi TBMM'nin üstünden atlatıyorlardı, bu defa atlayamıyorlar. Belki bir kılıf bulurlar diyeceğim ama, anayasa değişikliğinin kılıfı da yok. Mecburen muhalefet partilerinin kapısını çalacaklar.
Tek çalacakları kapı ise HDP'nin kapısı. Bu partiye iki kapıdan giriliyor. Birinci kapı partinin, ikinci kapı PKK'nın. HDP'nin kapısından girer, salonda hâl hatır sorar, çay kahve içer, istikşafî görüşmeler yaparsın ancak. Kütüphane raflarının ardında gizli bir kapı daha var; PKK'nın kapısı. İstikşafî görüşmeden sonra kütüphane dolabı dönecek ve çelik kapının kolu inecek. Asıl pazarlık o gizli kapının ardında. Buna razıysan pazarlığa oturursun.
Geçmişte İmralı'da el etek öpülmüştü. Şimdi niye olmasın, diyeceğim ama, yine şehitlerimiz gelmeye başladı. (Önceki gün yüreğimize kor düştü. Üç şehit verdik.)
Yeni rejim oligarşisi şehitlerimize rağmen PKK'nın kapısını çalar mı?
En alâ diktatörlük kurulsa dahi halkı razı edemeyen hiçbir rejim payidar olamaz. Kapı çalmak için bir kere, bir kere daha düşüneceklerdir.
"En tepe" Gezi Olayları'nı niye sindiremedi? Niye sonradan sonraya "suçlu" aramaya çıktı? Halkın önünü kesmek için... Gezi gösterileri saptırılsa dahi, 81 ilde halk sokaklardaydı. Israrla suçlu arama, birilerine değil; halka göz dağı vermektir.
Muhalefete de akıl erdiremiyorum. "Hukuk reformu"ndan bahsedildi, daha ne olduğu bilinmiyor, Saray anayasa değişikliğini ortaya attı. Muhalefet, "Hukuk reformunuzu görelim önce." demiyor, anayasa tartışmasına dâhil oluyor.
Şu şartlarda, HDP/PKK'yı da yanına alsa anayasanın değiştirilmesi mümkün değil. Asıl rol oynayacak CHP.
Reis, CHP'ye öyle bir yükleniyor ki, köprüleri atıyor. Sonra "Anayasayı değiştirme hususunu görüşelim; sivil anayasa hepimizin eseri olsun." diyebilir mi?
Kapıyı çalmak için, önce iyi niyet taşları döşemek gerekir.
Reis partisinin son grup toplantısında kürsünün arkasına hücum mangalarını dizmiş, önünde anayasayı değiştirmekten bahsediyor.
İlk sorulacak soru: "Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi" dediğiniz parlamentoyu göstermelik bırakarak hemen bütün yetkiyi "tek adam"da toplayan rejimden vazgeçilecek mi?
Her seferinde, bazı aksaklıklar olabilir ama yol üzeri düzeltiriz, denilerek talepler geçiştiriliyor.
Muhalefet güçlendirilmiş parlamenter sistemi istiyor. İki taraf da isteklerinde ısrar ettiklerine göre, "2023'e sivillerin anayasasıyla girelim." demenin bir manası kalıyor mu?
Bu anayasa değiştirme talebinin ardından bir başka şey var ama ne?
Meseleyi, "gündem değiştirme" olarak da göremeyiz.
Şu salgında insanlarımız evlerine ekmek götüremiyor, biz anayasa değiştirmekten bahsediyoruz.
Elbirliğiyle halkımızın karnını nasıl doyuracaklarını düşünmeliyiz.
İktidarın da muhalefetin de derdi bu olmalı!