Gülay Barbarosoğlu neden seçilmedi?
Boğaziçi Üniversitesi'ni dikkatle takip ediyorum. Bu üniversiteyle meselem var. Beni mahkemeye verdiler. Niye? PKK'ya çanak tutmayın, dediğim için. Allah, Boğaziçi yönetiminin ellerini ayaklarını birbirine dolaştırdı. PKK'nın bomba düzeneği yerleştirdiği 2 otomobil onların garajında bulundu. İstanbul'u kana bulamak için muhafaza ediliyordu.
PKK'nın 1128 imzalı bildirisini biliyorsunuz. Adına bir de "Bu suça ortak olmayacağız." diyorlar. PKK'nın hendek kazmasını savundular, askerlerimizi polislerimizi katliamcı gösterdiler. Bildiriden birkaç cümle:
"-Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte... / -Bu kasıtlı ve planlı kıyım... / -Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini... / -Hükümetin Kürt siyasi iradesinin [Yani PKK'nın] taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını... / - Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini..."
Baştan sona Kandil talimatlı bildiri. Ayrıca mahallî dille de yayınladılar. Bu bildiriye imza atanlarda, ilk sırayı Boğaziçi alıyor. Tam 88 öğretim üyesi! İmzacıların üzerine gidilince, onlara sahip çıkan, dolayısıyla aynı bildiriyi destekleyen 610 imzalı bir bildiri daha yayınlandı. Bu bildiriye de yine en çok imza Boğaziçi'nden: 149!
Gülay Barbarosoğlu'nun artık rektör seçilmeyeceği belliydi. Bunu daha önce yazdım. Uzun süre geçmesine rağmen, diğer üniversitelerin rektörleri tayin edildiği hâlde Barbarosoğlu tayin edilmemişti.
Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu (G. B.), oy kullanan 403 öğretim üyesinin 348'inin (yüzde 86) oyunu almıştı. Rekor bir rakam. G. B. değil de, ardından gelen 17 rey almış kişinin seçilmesi hiç olmazdı. Rektör seçimini doğrudan Saray'ın inisiyatifine bırakan Kanun Hükmünde Kararname, G. B.'yi bertaraf etmek içindir.
PKK ile mücadele had safhadayken, PKK bildirisinin organize edildiği iddiasının ayyuka çıktığı, "Hepimiz Ermeni'yiz" grubunun kök saldığı bu üniversiteye, G. B. rektör tayin edilemezdi. G. B., herkese gülücük dağıtıyordu ama en çok gülücükler PKK'ya sempati duyanlara ve "Hepimiz Ermeni'yiz" grubuna idi. Yoksa bu kadar oy alması mümkün olamazdı. Bir öğretim üyesi PKK bildirisinden tutuklanmıştı. O zaman gazetelerin yazdığına göre, G. B. savcılara gitmiş, "Bırakın benim öğretim üyemi!" demişti. Herhâlde üst makamlar onun bu hareketine de bir "mim" koymuşlardır. Tabiî MİT'ten "Yukarı"ya daha ne bilgiler gitmiştir, bilmiyoruz.
Bir de FETÖ faktörü var. Bütün üniversitelerden F. Gülen'in kurdurduğu bankanın önünden geçen bile ihraç edilirken, Boğaziçi'nde hiçbir hareketlenme görülmedi. Hatta gazeteciler sormuş, yönetimden "İnceliyoruz." cevabı alınmıştı.
FETÖ içinde bir öğretim üyesi düşünülemezse, PKK içinde de düşünülemez!
Boğaziçi'nde bu kafa değişmeli. Ancak rektör değiştirmekle de olacak iş değil. Yeni bir yapılanmaya gidilmesi şart.
G. B., tercih edilmemeyi kendisine yediremedi; istifasını verdi. Hayırlı olsun.
Güle güle Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu!