Göğe bak neyi görürsün?!
Monolit denilen bir "yazıt" dikmişler. Göbeklitepe'ye yakın bir yere diktilerse bunun bir manası olmalı. Bu "yazıt" şimdi kaldırılmış. Ne getiren biliniyor ne kaldıran. Demek ki, "devlet" dikti. İnsan düşünüyor bunu ama "Turancı" gençlerin bir çılgınlığı da olabileceği de aklımıza geliyor; çünkü "yazıt"ta Göktürk alfabesiyle bir yazı var. "Göğe bak ay'ı görürsün" demek. Benim köşemin başlığında da -her yerde gördüğünüz için biliyorsunuz- Göktürk alfabesiyle "Türk" yazısı yer alır.
Monolit üzerindeki yazı neden "İslâm yazısı" diyerek kutsanan Arap harfleriyle değil de Göktürk harfleriyle yazıldı?
R. T. Erdoğan, "siyasî İslâmcılar"ı fena kızdıracak. Onun izni olmadan Göktürk alfabesiyle bu "yazıt" dikilemezdi. Ve Millî Uzay Ajansı Tanıtım Toplantısı'nda "Aya Türkiyeli bir Müslüman göndereceğiz." demedi, "Türk göndereceğiz." dedi.
Uzaya fırlatılan uyduların adı "Göktürk-1" ve "Göktürk-2". Üçüncüsü de aynı adı taşıyacakmış.
"Yazıt" sonradan çıkan bir kelime. Türkçemizi hâle yola koyan Ziya Gökalp'ın ve Ömer Seyfettin'in metinlerinde bu kelimenin geçtiği aklıma gelmiyor. Geçseydi dikkatimi çekerdi.
"Yaz-" fiil, "-t" fiilden isim yapma eki. Kelime doğru üretilmiş.
Rahmetli hocam Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş'ın "Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü" vardır. Bize imzalayıp vermişti. "Yazıt" kelimesi için "Şekil ve mânâ bakımından yanlış oldukları halde, fazla yayılmış ve dolayısıyla yerleşmiş olan 'galat-ı meşhur' sayılacak kalemeler[den]." diyor.
Prof. Dr. Muharrem Ergin "Dil Bilgisi" kitabında "-t"yi fiilden isim yapan ek olarak alıyor, "Türkçede eskiden beri görülen, eskiden misalleri daha çok olan, bugün ancak birkaç kelimede bulunan, işlek olmayan bir ektir." diyor.
Tahir Nejat Gencan'ın "Dil Bilgisi" kitabında da "-t" eki gösterilir. Gencan, "Az işlek sayılıyordu. Kullanılan sözcükler hemen birkaç örnekti. İncelemeler, eski metinlerde ve halk dilinde bu ekle türetilmiş daha epeyce sözcüğün bulunduğunu gösterdi." diye açıklama getiriyor.
Gencan'ın dil anlayışı bir tarafta, Ergin ve Timurtaş bir taraftadır.
Timurtaş, arkadaşı Ergin'in "işlek olmayan ek" ifadesinden hareketle, "yazıt"taki ek için bir hükme varıyor olsa gerek.
"Yazıt" kelimesi üzerinde neden ayrıntıya girdim?
Aklına gelen ekine, köküne, işlerliğine bakmadan kelime uyduruyor. Uydurma meselesini, Muharrem Ergin, hemşehrisi Faruk K. Timurtaş'la karşı karşıya olan Ömer Asım Aksoy ve yine dilde "aşırı hassasiyet" gösteren Emin Özdemir'den bizzat dinledim.
R. T. Erdoğan konuşmasında uzay terimleri için dilbilimcilerin kelime üretmelerini istedi:
"Mademki bir vatandaşımız uzaya gidecek, artık astronot ya da kozmonot kelimelerine bir Türkçe karşılık bulmamız gerekiyor. Buradan dil bilimcilerimize bir çağrıda bulunuyor ve diyorum ki Türk uzay yolcularına Türkçe bir isim bulalım."
"Mehmet Aydın", imzalı tivitte "Uzaya gidecek Türk astronotların erkeğine TURAN, kadınına TUANA, onları fırlatacak araca da TUFAN diyelim. Dönerlerse erkeğe AYHAN, kadına da AYDAN deriz" diyor.
Benim kabulüm. Devlet, Göktürk alfabesiyle "Biz Türk'üz Türk'ü söyleriz!" mesajı verdiğine göre "Turan" öne geçmelidir.