Gizli niyet saklanan gerçek
Saklanan gerçekler, gizli niyetler, öteden beri sürüp gelen ideolojik bilenmişlikler artık uluorta konuşuluyor.
Niye?
Çünkü güçlendiler, palazlanıp yetkin bir duruma geldiler.
Saldırıyorlar.
19 Mayıs bayramına yönelik alınan kararın ardından, sıra Andımız’a, oradan Gençliğe Hitabeye, derken Atatürk’ü Koruma Kanununa ve sonrasında milli duygulardan ve duyarlıklardan arınmış “dindar gençlik yetiştirmeye” doğru ilerleyen bir sürece dönüştü. Henüz işin başındayız.
19 Mayıs, Samsun’a çıkan milliyetçi iradenin simgesi.
Andımız, yurttaşlık bilincini, Türk varlığı ile ilişkilendiren bir değer.
Atatürk, ise kurucu iktidar ve milli devlet inşasının başlatıcısı ve kurucusu.
Şimdi hepsi demokrasi, insan hakları, hoşgörü, ırkçılık karşıtı söylemler maskesiyle toplumsal alanın dışına çekilmek isteniyor. Yerine ikame ettikleri şey ise, hiç kimse olan dindar gençlik.
Dini var ama milliyeti yok.
Soyut kimlik.
Dindarlık, dev kitleleri siyasallaştırarak, sürüye döndürdükten sonra, ele geçen kitlelerin kontrolünü sağlamak için ideal bir yol. Böylece ezeli iktidarın kapısı açılacak. Dindarlaşarak sürüleşen gençlik, günah korkusuyla bunların ulu kişi diye tanıttıklarının söylemleri dışına çıkamayacak, her sözünde bir keramet arayacak, “Vardır bir hikmeti” deyip, olup bitene razı olacaktır.
Bunun için geleneksel değerlerin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu millete, Türklükten başka her türlü kimliği demokratik bir hak olarak görenler, sadece ve sadece Türk olmayı insanlık dışı sayıyor.
Dikkatinizi çekerim.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Kanal A’daki Görüş Farkı programına katılarak, Andımız ve Gençliğe Hitabe’nin kaldırılmasını tartışmaya açıyor. “Bunlar ayet mi?” diye soruyor.
Cevap verelim. Bunlar ayet değil, ama Birinci Dünya Savaşıyla imparatorluğu tasfiye eden bir neslin dört bir kıtada 5 milyon şehit verdikten sonra kendine dönüşünün özetidir. Tecrübi bir yol haritası, bir kılavuzdur.
AKP Genel Başkan Yardımcısı, Atatürk’ü Koruma Kanunu hakkındaki sorulara cevap verirken, “Kanunla kimseyi kimseye sevdiremezsiniz. Neyi ideolojik hale getirirseniz onu dogmatik hale getirirsiniz” diyor .
Demek öyle. “Neyi ideolojik hale getirirsek dogmalaşır.” Öyle ise siz neden İslam dinini İslamcı ideolojiye dönüştürerek, dogmalaştırdınız. Vallahi doğru. İşte örneği ortada. Yetiştirdiğiniz nesil, sizin gibi bu değerleri sevmiyor.
Ve şimdi bu dogmalar sebebiyle 19 Mayıslara, “Varlığın Türk varlığına armağan olmasına”, Atatürk’ün kendisine nefretle bakıyor.
Bakınız, yıllardır kötülediğiniz sistem “Atatürkçü yetiştiriyoruz” diye övünüyordu.
Varlığınızı Türk’ten ayırmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Şimdiye kadar bu marşı okuyan İngilizler Türk olmadılar.
Rumlar;
Ermeniler, keza sizin gibi İslamcı dogmalar da dahi Türk olmadınız.
Ant sizi dönüştüremediğine göre bu korkunun sebebi ne?
Türk varlığı mı?
Heyhat!
Türk varlığı sebebiyle bu topraklarda Haçlı yok. Türk varlığı sebebiyle, Kayı Boyu’ndan ulu bir devlet çıktı. Ve Türk varlığı sebebiyle yok olan bir imparatorluk küllerinden bir devlet çıkardı. İsterseniz Mehmet Akif’e sorun.
Size İstiklal Marşıyla cevap verecektir:
“Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde
tüten en son ocak.”
Neden böyle peki?
Çünkü “Irkıma yok izmihlal!”