Futbol sıkı sıkıya takip etmediğim daha ziyade maruz kaldığım bir spor olmasına rağmen; milli bir karşılaşma söz konusu olduğunda diğer tüm sporlarda olduğu gibi büyük bir heyecanla gözümü ayırmadan izlerim.

Kadın milli voleybol takımımızın Milletler Ligi’nde elenmesiyle üzüntü yaşadığımız geçtiğimiz hafta, erkek milli futbol takımımızın başarısının önemi çok daha artmıştı.

İlk defa milli takım maçını stadyumda izleme imkanı da bulunca milli takımı destekleme heyecanı ikiye katlandı benim için. Başarılı bir sonuç elde ettiğimiz ilk maçı canlı izlemiş olmak da ayrı bir şanstı.

Bu süreçte Almanya’da gerçekleştirilen turnuvayı da gözlemleme imkanı elde ettim. Euro 2032’ye ev sahipliği yapacak iki ülkeden biri (diğeri İtalya) olmamız açısından bu gözlemlerin de önemli olduğu kanaatindeyim.

Organizasyon yönetimi ve kazanımlar

Euro 2024 şüphesiz yabancı turistlerle birlikte Almanya’ya milyarlarca Euro getirecek. Bu dönemdeki yüksek konaklama fiyatları (maç günleri maçın oynandığı şehirlerde normal dönemin üç katından bile fazla) ve gıda sektöründeki tüketim, alışılmışın oldukça üzerindeydi.

Alkol tüketimi, bazı ülkelerin maçlarının olduğu günler (özellikle İskoçya taraftarlarını belirtmeliyim) çokça fazlaydı.

Tabi bu fazla alkol tüketimi, etrafta oldukça fazla bira şişesi vb kirliliklerin de olmasına yol açmıştı. İskoçya’nın maçının olduğu gün Köln’deki meşhur katedralin önü adeta çöp dağları ile doluydu.

Ancak bir yandan da devamlı çöplerin toplandığını, -hepsine yetişilemese de- hummalı bir temizlik çalışması olduğunu belirtmeliyim. Nitekim şehirlerin maçların izlendiği restoran ve ekranların bulunduğu alanların dışındaki sokakların tertemiz olması da temizlik konusunda takdire şayan bir çaba olduğunun göstergesiydi.

“Fan zone” olarak adlandırılan maç izlemek için geniş ekranların kurulduğu, atıştırmalık yemeklerin satıldığı, oyun oynanabilen ve güvenlik taramasıyla girilen alanlar, şehirlerin en popüler noktalarıydı. Temizlik ve güvenlik sorunu için çok fazla görevli çalışıyordu. Kasklı, çelik yelekli Alman polisleri hemen her köşede güvenliği sağlamak için yer alsa da zaman zaman taraflar arası gerginliklerin yaşanması tabi ki engellenemedi.

Tabi, amaç futbol maçlarını takip etmek olsa da çevredeki müzeler de ziyaretçi yoğunluğu yaşadı. Özellikle Türkiye’nin ilk iki maçına ev sahipliği yapan Dortmund’un girişindeki Almanya’nın kazandığı dünya kupalarının yer aldığı Alman Futbol Müzesi, ilginin odağındaydı.

Görülen o ki, böyle organizasyonlara ev sahipliği yapmak hiç kolay değil. Ciddi koordinasyon ve çalışma gerektiriyor. Ancak kazanımları düşünüldüğünde, bu çabayı en yüksek seviyede tutmak, elden gelenin fazlasını yapmak, sorumlulukları layıkıyla yerine getirmek, yeni ev sahipliği imkanları elde etmek için de önemli.

Türkiye’ye başarılar

Dortmund’daki sağanak yağmura rağmen, günün kazananı olarak ayrılmak, Türk bayrağını marşlar eşliğinde sevinçle sallamak harika bir deneyimdi. Özellikle de Türk nüfusunun bu denli yüksek olduğu bir ülkede, kalabalık içinde bir olmanın verdiği güç ve mutluluk paha biçilemez.

İkinci maçta yaşanan talihsizlik ve başarısız neticeye dair yorumları, futbol yorumcularına bırakıyor; yarınki maç için Türk milli futbol takımımıza başarılar diliyorum.

Bu ülkenin birlik olma duygusunu hissettirecek başarılara ihtiyacı var. Dilerim bu birlik duygusunu yaşatan turnuvada önemli bir yol kat edebiliriz.