Etnisiteyi ayrı görenler kendilerine ederler
Eski Marxistler, sol liberal takım, yenilgilerinin intikamını almak ister gibi bir etnisiteyi öne çıkarıyor.
Komünistlerimiz alınmasınlar. Eline silah almayan bir başka ülkeye bağlanma hayali kurmayan ve sadece Türkiye için var olan komünistlerimiz bizim kıymetlimizdir. Şu an onlar kadar faal, Türkiye''nin yönetim çıkmazlarını serdeden kim var? Sakın ayrışmak isteyenlerin tuzağına düşmesinler.
(Karl Marx''ın, bir fikir adamı olarak, bende ayrı bir yeri vardır. Tabiî bende ayrı yer bulmasının geçmişte Türkleri, kıyasî de olsa öne çıkarmasının payının olmadığını söyleyemem. Kıyasî dedim... Ruslara karşı Türkleri bayağı bayağı savunuyor. Selahattin Hilav-Attila Tokatlı''nın "Türkiye Üzerine: Şark Meselesi" tercümesine göz atmanız yeter. Şunu açıklamak isterim: Marx ve Engels''in yazılarının bir araya getirildiği "Doğu Sorunu" diye kalın bir kitap da var. Önümde. Dil olarak Hilav ve Tokatlı''nkini tercih ederim. "Şark Meselesi" başlı başına bir kavramdır. "Doğu Sorunu" dediğiniz an, ana eksenden uzaklaşırsınız. Zaten birçok araştırıcı, "Doğu Sorunu" deyip modaya uymaktan kendisini alamazsa dahi parantez açarak "Şark Meselesi" demeyi ihmal etmiyor.)
"Kürt sorunu" diye bir sözü yine dillerine doladılar. Yakında "demokratik cumhuriyet"ten de bahsetmeye başlarlar. Geçmişte öyle bir an geldi ki, "demokratik cumhuriyet" kavramını Recep Tayyip Erdoğan''a bile kabul ettirdiler.
"Demokratik cumhuriyet" bölünme temrinidir.
Türkiye zaten "demokratik cumhuriyet" değil mi? Ne olursa olsun seçimler yapılmıyor mu? Birbirine zıt partiler yok mu?
R. T. Erdoğan "demokratik cumhuriyet" sözünü ne zaman etmişti? 2005''te. Nasıl kullanmıştı? Okuyalım:
"Adına ister ''kökeni Kürt vatandaşlarımızın toplumsal talepleri'' deyin, ister ''Güneydoğu sorunu'' deyin, isterseniz ''Kürt sorunu'' deyin... Sorunlar, anayasal düzende, demokratik cumhuriyet sistemi içinde ve daha çok demokratikleşme yoluyla çözülmeli."
Reis Bey, o zaman, karşılanması gereken bir talep var ve bu talebi karşılamak boynumuzun borcu, demeye getiriyor.
Sonra olanları biliyorsunuz... "Çözüm" dediler, çözülmeye gittik... Hendekler, öz yönetimler, vergi toplamalar, sınır kontrolü gibi yol kesmeler... Tek yıldızlı kızıl bayrağı göndere çekmeye az kalmıştı.
"Demokratik cumhuriyet"i ilk kullanan Abdullah Öcalan''dır. Geçmişte verdim. İmralı duruşmalarında avukatların okuduğu savunmasında 63 defa "demokratik cumhuriyet"ten bahsetmiştir. Bunu bir şehit yakını mahkemede sormuş ve o "Kürt meselesini de demokratik cumhuriyet içinde çözeceğiz." cevabını vermişti. (A. Öcalan''ın bu sözlerini mahkemede bizzat not aldım.)
A. Öcalan''ın 1999''da söyledikleriyle Reis Bey''in 2005''te söyledikleri arasında bir fark görebiliyor musunuz?
Reis Bey, şimdi "Sorun morun yok!" diyor. Eğer hukukçu danışmanı Mehmet Uçum ileride Reis Bey''in prompterına bir başka metin koymazsa son sözü geçerlidir. Uçum Efendi "Birinci kurtuluşla cumhuriyeti kazandık. İkinci kurtuluşla demokratik bir cumhuriyet kazanmış olacağız." demişti. (10 Şubat 2017).
HDP kıymete bindi şimdi... PKK''nın TBMM uzantısı, ittifak denklemlerinden azamî istifade sağlamak istiyor. Birileri bunu bildikleri için "Kürt sorununun muhatabı HDP''dir." diyor, tuzağa düşüyor.
İki gündür Anayasa üzerinde yazıyoruz. Anayasa''nın ruhu diyoruz.
Etnisiteyi ayrı görenler kendi topuklarına kurşun sıkanlardır. (Devam edeceğiz.)