'Etnik kimlik' ile siyaset yapılır mı? - Arslan TEKİN
K. Kılıçdaroğlu ile R. T. Erdoğan arasında bir fark... Kılıçdaroğlu muhtarlarla görüşecekse Ankara'ya "Partimizin genel merkezine gelin, görüşelim." demiyor, kendisi illerine gidiyor.
Yeni rejimin bir çelişkisi daha burada ortaya çıkıyor.
Saray, Cumhurbaşkanlığı makamıdır; parti merkezi değil.
R. T. Erdoğan, muhtarlarla hangi sıfatıyla görüştü? Parti başkanı olarak mı, yoksa cumhurbaşkanı olarak mı? Eğer toplantı için masraf yapılmışsa, hangi kasadan ödeniyor?
Konumuz başka...
K. Kılıçdaroğlu, Manisa'da muhtarlarla bir araya geldi. Dikkat çekici bir söz etti:
"Etnik kimlik, yaşam tarzı, inanç üzerinden siyaset yapanların topluma faydası yoktur. Toplumu böler, toplumu ayrıştırır. Kimlik üzerinden siyaset yapılmaz."
Bütün siyasîler aynı görüşte birleşmeliler.
K. Kılıçdaroğlu sanırım bu görüşünü serdederken, Barzanîcilerin Papa için bastırdıkları, bizden toprak koparan pul aklındaydı.
Bu yeni bir harita değil. Kuzey Irak'ta Barzanî bölgesinde her yerde asılıdır. 1999'da, İmralı'da, A. Öcalan muhakeme edilirken, bir şehit yakını, Güneydoğu'muzu bizden koparan aynı tür Arap harfli bir haritayı mahkeme başkanlığına vermişti. Mahkeme başkanı, "Bu haritayı okuyacak var mı?" diye sordu. Kimse çıkmadı. Sonra gazeteciler sırasına döndü. Okuyabileceğimi söyledim. Mübaşir haritayı getirdi. İzah ettik. Mahkemede böyle bir dahlim oldu.
Niye Papa için haritalı pul çıkardılar?
Hesap büyük... Siyonistleri arkasına alan Barzanî tarafı, Katolik dünyasını da arkalarında görmek istiyor.
Papa da çıkıp "Arkadaş iyi, güzel. Bana kıymet verdiniz. Keşke kendi sınırlarınız içinde olmayan bir ülkenin topraklarını sahiplenmeseydiniz. Beni bu ülkenin insanlarıyla papaz edeceksiniz şimdi." diyebilirdi. O da kabullenmiş.
Tarih boyu hedef Türklerdir.
Suriye diktatörlüğü de bir zamanlar Hatay'ı kendi sınırları içinde gösteren haritaları baş köşeye asardı. "Hatay'ı alacağız." derlerken, nice yerleri Türkiye'ye kaptırdılar. Afrin'de, El-Bab'da, Carablus'da, Rasulayn'da ... girdiğimiz her yerde kalıcıyız; kalıcı olmak zorundayız. Geri çekilirsek, Hatay bile elden gider.
K. Klıçdaroğlu, CHP içinde yükselecek seslere rağmen, "etnik kimlik" siyasetine karşı da tavrını net ortaya koymuştur.
Prof. Dr. Âfet İnan, Mustafa Kemal'in yanındaydı. Onu dinledi ve yazdı. Mustafa Kemal'in etnisiteye dair görüşlerini nakleder:
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Bugünkü Türk milleti siyasî ve içtimaî camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış tevsimler [adlandırmalar] birkaç düşman âleti, mürteci, beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinde teellümden (elem) başka bir tesir hasıl etmemiştir. Çünkü bu millet efradı da umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlâka, hukuka sahip bulunmaktadır." (Medenî Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk'ün El Yazıları, 1969, s. 351)
Şimdi sıra HDP'nin etnikçi siyasetine karşı net tavır ortaya koymada.