Emine Işınsu'ya dair
Ünlü romancımız Emine Işınsu Öksüz de hayata veda etti. Uzun süre rahatsızdı.
İçinden geldiği gibi, hissettiği gibi, hatıralarını yazmıştı en son: "Kendimden Kendime".
Emine Işınsu, gözlerini kapatıyor, iradesini kaleme teslim ediyor. Kalem onu alıp iç dünyasına götürüyor.
Kalem sınır koymuyor... Okuyucu için değil; onun için yazıyor; sevinçlerini, pişmanlıklarını, açmazlarını, ufuk ötelerini bir bir kâğıda döküyor.
Hatıralar, romanlarından farklı bir üslûp. Roman başkalarının yaşadıkları hayattan örneklerdir. Üslûp, o romandaki kişi ve mekâna göre şekillenir. Yazar fikrinden, kendi içinde bulunduğu dünyadan pay ekler, bildiği, konuştuğu dille tasvir eder. Fikrî haznesi romanın edebî yapısıyla orantılıdır. Fikrî hazine ise lebalep "millî kültür"dür.
Prof. Dr. Mehmet Kaplan, "Türk Milletinin Kültürel Değerleri"nde, "''Kültür'' kelimesi türkçeye fransızcadan girmiştir. Fransızca ''culture'' kelimesi ve lâtince ''toprağı sürmek'' mânalarına gelen ''cultura'' kelimesinden türemiştir. Kelime daha sonra ''insan vücudunu ve ruhunu terbiye etme'', sanat ve fikir eserlerini geliştirme'' manalarını da içine alan bir genişlik kazanmıştır." der ve çok sevdiği Fransız şair ve fikir adamı Paul Valéry''nin "Arslanın vücudu yediği hayvanlardan oluşur." sözünü hatırlatır:
"Bu fikir, fertlerin kültür hayatına uygun olduğu kadar millî kültür sahasına da uygundur. (…) Nasıl hayvanlar ve insanlar dışarıdan bünyelerine uygun olmayan gıdaları alınca rahatsız olur, hastalanır, hattâ ölürse, millî varlığa uygun olmayan yabancı kültürler de milletleri öldürebilir."
Emire Işınsu, Mehmet Kaplan''ın tarifinin şuurundaydı. O, bir tarafta silahlarla, bir tarafta fikirlerle çarpışılan netameli kavga günlerinde gözünü kararttı; fikir cephesinde mevzi aldı.
"Kendimden Kendime"nin "Önsöz"ünde sevgili eşi Prof. Dr. İskender Öksüz "Kendimden Kendime, Işınsu''nun son yazısı. Bir iç dökme. / Bazı yazarlar ''bu son kitabımdır'' diye yazmışlardır ve sonra bir daha, bir daha yazmışlardır; fakat bu Emine Işınsu''nun kesinlikle son kitabıdır. Kendisi de bunun farkındaydı." diye yazıyor.
27 Aralık 2020 günü. Bu köşede, "''Kendimden Kendime'', samimî bir başlık. Hatıralarının üslûbu da samimî. ''Kadın'' kimliğini örtmediği gibi, ön planda tutuyor. Şu içten satırları okumalıyız." diyor, yüreğinden gelen sesten bir bölüm verdikten sonra yazıyı "Sonra yine yazacağız." diye bitiriyorum. O gün bugünmüş.
Sözü Emine Işınsu''ya bırakıyorum:
"Bismillâhirrahmanirahim, hemen Yüce Allah, yardımcım ve rehberim olsun, âmin. /Yazacağım, (her neyse) ismini koydum bile: ''Kendimden Kendime''. Lâkin ne?.. Bir roman mı, on altıncısı olur!.. ''Küçük Dünya''dan sonra, gelen on dördüncüden, sonraki... Yoksa bu on altıncısı bir biyografi mi... O gün İLESAM''ın verdiği ödül sonrası pek kısacık konuşmamda ''Biyografik roman'' demiştim, ''Yazacağım.'' demiştim, ''Yüce Allah izin verirse'' diye ilâve etmiş miydim, hatırlamıyorum. Ancak, çok heyecanlı yüreğimdeki fısıltı, sadece O''nun ismi olmalıydı. Böyle ''büyük bir sözde'', başka ne olabilir ki... Yaradan''a sevgim kocaman ve yanında ona eşlik eden kocaman bir korku; O''nun ismini telâffuz ederken; biri diğerinden ayrı değil, çapları ve ruhumda etkileri eşit..."
Allah rahmet eylesin. Nur içinde yatsın.