Duydunuz mu? 'Türkçe yılı'na girdik!
R. T. Erdoğan, bir konuşmasında Türkçe meselesine ayrıntılı girmiş ve biz bu konuşma üzerine üç gün yazmıştık. Sonra Reis'in konuşmasından hareketle yazanlar oldu. Bana mektuplar da geldi. (Sonra ele alacağız.)
Yunus Emre'nin vefatının 700'üncü yılı münasebetiyle UNESCO 2021'i Yunus'umuzu anma yıldönümleri içine aldı.
R. T. Erdoğan da, 2021'i "Yunus Emre ve Türkçe Yılı" ilan etti.
Yunus Emre'yle bağlı olarak Türkçeyi öne çıkardık ama UNESCO'nun bizimle ilgili bir programı daha var: Bu yıl Hacı Bektaş-ı Velî yılı.
Hacı Bektaş-ı Velî'ye, bazı kesimlerin aşırı sahiplenmesi yüzünden, birileri yandan bakabilirler. Kesinlikle yanlış düşündüklerini söylemeliyim.
Yunus ne kadar hepimizinse, Hacı Baktaş-ı Velî de o kadar hepimizindir. Sonradan teşekkül eden Bektaşîlik, "Osmanlı" deyince yürekleri kabaranlar hiç unutmasınlar, Şah İsmail Şiasının Anadolu'ya nüfuz etmesi önünde en büyük setti.
Bu mevzuyu sonra açarız. Biz Türkçemize dönelim.
Bir yazarımız, R. T. Erdoğan'ın dilimizle ilgili bahsettiğimiz sözlerinden bir bölüm verdikten sonra şunları yazıyor:
"Dil Devrimi, halkın konuştuğu Yunus Emre ve Karacaoğlan Türkçesine karşı değil, halkın konuştuğu Türkçeye ihanet eden Osmanlıcaya karşı yapıldı. Arap ve Fars dillerinin alaşımı olan Osmanlıca resmi yazışma diliydi. (…) Yahya Kemal, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp Osmanlıca yazıyordu. Ömer Seyfettin bunlara karşı Genç Kalemler dergisinde 'Sade (arı) Türkçe' akımını başlattı. Necip Fazıl ile Peyami Sefa dil ve harf devrimlerine muhalif yazarlardır. Onların çağdaşı Nâzım Hikmet'i her okuryazar okuyup anlıyor." (Özdemir İnce, "İki büyük yanlış", Cumhuriyet, 5 Şubat 2021)
Yazarımız Ömer Seyfettin'i, Yahya Kemal, Fuat Köprülü ve Ziya Gökalp'tan ayrı yere koyuyor. Hepsi "millî" düşünceye sahiptiler ve Türkçemizin gailesini çekmişlerdir.
Yazarımız Ziya Gökalp'le Ömer Seyfettin'in birlikte hareket ettiğinden habersiz galiba..."Hüsün ve Şiir" dergisinin Genç Kalemler'e dönüşmesini sağlayan ve Ali Canip Yöntem'e en büyük desteği veren Ziya Gökalp'tir. Ömer Seyfettin'in "Genç Kalemler"de ortak görüş olarak imzasız "Yeni Lisan" manifestosunu yayınlatan da Gökalp'tır, diyebiliriz. Kendisinin de "Genç Kalemler"de sadeleştirmeye dair yazıları vardır.
Belli bir kesim Nâzım Hikmet'i huşu içinde anar ve hatadan münezzeh görür. Ama onun Türkçeye dair sözlerini görmezden gelir. (Sonra bu sözleri vereceğim.)
Şunun da bilinmesi gerekir: N. Hikmet şairdir; onu ne derece "nâsir" görebiliriz? Tartışılır. Unutulmasın ki, ilk gençlik yıllarında Yahya Kemal'in rahle-i tedrisinden geçmiştir.
Yazarımız "Necip Fazıl ile Peyami Sefa dil ve harf devrimlerine muhalif yazarlardır." diyor.
Necip Fazıl da Peyami Safa da, Ömer Seyfettin'in "Yeni Lisan" makalesindeki teklifleri üzerinden yürümüşlerdir. Türkçenin sadeleştirilmesine hiçbir surette karşı çıkmamışlardır.
Şunu açıklığa kavuşturalım: Dili sadeleştirmek arılaştırmak değildir. Zaman içinde, arılaştırmanın mahiyeti değişmiş, bir kısırlığı ifade eder olmuştur.
Türkçemiz, bütün Arapça ve Farsça kelimeleri atacağız derken iğdiş edilmiştir; İnsanımız kendisini ifade edemez hâle düşürülmüştür. İşte bu arılaştırmanın neticesidir!
Nâzım Hikmet'e iman edenler yarını beklesinler. Türkçeye dair sözlerini vereceğim.