Devşirilmiş Afrikalı: Obama
Amerika’dan gelen Afrikalı adamı TBMM’de ilk gördüğümde aklıma, ister istemez yıllar önce TRT’de seyrettiğim Kunta Kinte ve kabilesi geldi.
Afrika’dan zorla kaçırılarak Amerika’ya getirilen siyah adamların, bir gün ABD’nin yerlisi olacakları belki hiç akla gelmemişti. Ne işkenceler, ağlamalar, hakaretler görmüşlerdi.
Niceleri yok yere öldürülmüş, pek çoğu insan olduğuna bin pişman yaşamıştı hayatı.
Kunta Kinteler, ABD’li oldular ama dışlarıyla değil, içleriyle.
Emperyalizm, köklerinden kopardıklarına tek bir şartla yaşama izni verdi: Geçmişini inkâr etmek ve yok saymak kaydıyla.
Obama, Afrikalı kimlikten Amerikanlılaştırılarak asimile edilmiş tipik bir örnek.
Emperyalizmin gerçek yüzünü yansıtıyor.
Mesele Amerikanlaşma olunca herkes hatta bütün dünya ABD’li olabilir; tabii şart belli: ABD’ye hizmet etmek ve öz kimliğini reddetmek. Aslında bu durum AB için de geçerli. Onlara göre de AB olmanın koşulu AB kültüründe eriyip yok olduktan sonra yeniden ortaya çıkmak.
Bizdeki devşirme mantığının bir benzeri.
Hatırlar mısınız?
Robokop filmlerinde de biyonik adama dönüştürülen kişiler eski sevgililerini hatırlamıyor ve duyarsızlaşıyorlardı.
Bu olgunun en insani ve gönüllü olanını biz Enderun’da uygulamıştık.
Şimdi dönüştürülmüş Sırp Mehmet Paşaların, Amerikan örneği Türkiye’ye gelmiş Ermenistan, Yunanistan ve AB adına tavizler istiyor.
“Verin ve gelişin” diyor.
Ancak kendisinin ne vereceğini, bizim vermemiz karşısında ne alacağımızı söylemiyor.
Dahası Amerika’nın kendi çıkarları adına niçin hiç taviz vermediğinin de nedenini söylemiyor.
Sadece verin ve gelişin.
Ne tesadüf!
Yerli devşirmeler de aynı şeyi söylüyor.
Gazete köşelerinden, TV stüdyolarından “Adam doğru söylüyor verelim. Hiç dünyanın dışında kalınır mı? Bir Ruhban Okulu açmakla ne kayıp edilir” diyerek bağırıp çağırıyor. Kısacası Obama’dan daha fazla Obamacı olanlar da aynı şeyleri söylüyor.
Bu durumda yerli ile olmayanın ortak paydası neymiş?
“Verelim gitsin” anlayışı.
Amerikan devşirmesiyle yerli devşirme arasındaki uyumun sebebini anladınız mı şimdi?
“Ya İran, Suriye ve Arabistan gibi, kendi içine kapanık olacaksınız, ya da demokrasi ve özgürlükleri geliştirerek, uygar dünyanın parçası olacaksınız.”
Ne güzel!
Peki, ne yapalım üstad?
Vereceksiniz!
Devşirmeler haklı.
Çünkü onlar en değerli şeyleri olan, ulusal kimliklerini, toplumsal değerlerini vererek başkalaştılar. Bugünkü pozisyonlarını buna borçlular. Şimdi hep bir ağızdan, kendilerine benzememizi istiyorlarsa onlara niye kızalım.
Benim anlamadığım şu: Bizim gibi tarihinde devşirme uygulaması olan bir toplum, neden Obama ve benzerlerini görünce bıyık altından gülerek eğlenmek yerine, kendini olayın seyrine kaptırarak, ağzını bir karış açıp şaşkın şaşkın bakıyor?
Obama gerçek Amerikalı değil; tıpkı devşirmenin gerçek Osmanlı olmadığı gibi. Gerçek Amerikalı, beyaz adamdır. Tıpkı gerçek Osmanlı’nın tahtın varisleri olması gibi.
Siz asıl olana bakınız; aslını kayıp edenlere ve devşirmelere değil. Benim ülkemde asıl olan devleti kuran büyük toplumdur. Onun adına da TÜRK derler.
Bakınız benim gibiler “verelim gitsin” diyor mu?
Demiyor?
Neden? Çünkü asıldırlar da ondan.
Asıl olanlar; devşirmelere itibar etmeyiniz.