Devletin yabancılaşması
Türk devleti kendi amaçlarına yabancılaşmış durumda. Devlet içinde çöreklenmiş çeteler ve son olayların verdiği mesaj bu. Devletin sarmaşık gibi kendisini saran bu ilişkiler ağından kurtulması gerekiyor. Aksi halde Türkiye devleti, içinde bulunduğu coğrafyada kendine yabancılaştıkça, hem uluslararası siyasetteki gücünü ve hem de vatandaşına olan yükümlülüklerini yerine getiremeyecektir. Kirli ilişki düzeninin yarattığı yabancılaşma sonunda özelliklerini kaybedecek ve her zaman başkalarına hizmet edecektir. Halbuki devletin varlık sebebi kendisini var eden, uğruna şehit olan namuslu, dürüst insanına hizmet etmektir.
Hukuk düzeni bunun için vardır.
Hukukun üstünlüğünü kişilerin üstünlüğünden önemli görmemizin temel nedeni de budur.
Türkiye, önce çıraklık, sonra kalfalık derken ustalık dönemine gelindiğinde gördük ki AKP iktidarları tarafından neredeyse içten içe çürüme noktasına getirilmiş. Bir taraftan yağma, öte taraftan talan, daha öte taraftan millî kazanımlarını kaybettikçe ediyoruz.
Şimdi de karşımızda yağma düzeninin kara para boyutu var.
Birçok basın yorumcusu şu sıralar Kolombiya''dan Türkiye''ye gelen veya gelecek olan tonlarca uyuşturucuya dikkat çekiyor ve soruyor: "Bu uyuşturucunun sahibi kim?" Şimdiye kadar bu sorunun cevabını verecek bir devlet yetkilisi ortaya çıkmadı.
Çakmaz.
Neden?
Çünkü böyle bir siyasi irade yok.
Aslında mesele uyuşturucunun sahibi de değil, asıl önemli olan bu uyuşturucunun parası. Para kimlere dağılıyor? Siyaset bunun içinde mi? İşte bu kara para trafiği Türkiye''nin içindeki çürümenin bir boyutunu gösteriyor. Devleti çıkar amaçları için kullanan kamu yetkilileri kadar siyasetçiler, para trafiğinin hangi boyutunda ne iş görüyorlar?
Türkiye''den vergi cennetlerine akan para miktarı ne kadar?
Bu soruların cevabını namuslu bütün yurttaşlar bilmek zorunda. Çünkü hepimiz vatanımız ve devletimiz için ödevlerimizi itiraz etmeden yerine getiriyoruz.
Ülkesini gerçekten seven, vatanına bağlı olduğunu söyleyen her kim varsa ve bunda samimi ise, yapacağı ilk iş devleti bu sarmaldan kurtarmaktır.
Gerisi yalan.
SİYASİ KOMPLO
İYİ Parti Lideri Akşener''e siyasi kumpas kurulduğuna göre, iş başındaki iktidar sermayeyi tüketmiş demektir. Bunun anlamı budur.
Gerisi boş laf.
Neden boş laf?
Çünkü iktidar, siyasetin gündemini belirleyemiyorsa, ipin ucunu kaçırmış demektir de ondan.
Dikkat ediniz lütfen.
AKP artık gündem belirleyici değil, tam tersine gündeme gelen ve tartışılan bir siyasi meta haline geldi. Bu durumun siyasetteki anlamı nedir biliyor musunuz?
Tükenmişlik!
Akşener''e kumpas kurmak ihtiyacı da bir düzey kaybıdır. Bir başka ifade ile, yetersiz kaldığının göstergesidir. Bu sebeple yan yollara sapmaktadır. Bu durum yakalanacağını anlayan suçlunun sağa sola saldırmasına benzer.
Nitekim suçüstü yakalandılar.
Bu tür olayların siyasi sonuçları yapanlara kâr getirmez. Tam tersine onların güçsüzlüğünü ve zayıflığını ortaya koyar.
AKP artık İYİ Partililere yönelik "PKK ile iş birliği yapıyorsunuz" söyleminden beslenemez. Bu söylem kendi parti tabanlarında işe yarıyordu. Bir çok kimse, HDP''nin muhalif olmasından fırsat bularak böyle bir suçlama yapıyor ve biçimsel olarak kendini inandırıyordu. Halbuki HDP Millet İttifakı''nın ortağı değil. Ama muhalif olarak iktidarı sarsacak yüzde onluk seçmen gücüne sahip.
Sonuç olarak AKP iktidarı artık gidici.