Devlet memurunun particiliği kime yarar?
Abbasîlerle Emevîlerin çekişmeleri ve zamanımıza kadar uzanan sarsıcı neticeleri ortadayken, "din" adına yola çıkanlar, itaat etmeyenleri, karşı fikir söyleyenleri öyle bir ötekileştirdiler ki, bir "zındıklar" demedikleri kaldı.
Her gün ekranlarda öfke selinin nasıl coşa coşa, taşa taşa aktığını görüyoruz.
Kendilerini "İslâmcı" tavsif edenler tarihe dönüp bir baksınlar. Çıkaracakları nice dersler olduğunu görürler.
İktidar çekişmesinde Emevîler ve Abbasîler birbirlerine o kadar kinlendiler ki, Abbasîler, Emevîlere iktidarı kaptırdıklarında kıyıma uğramışlar, öldürülmüşler, sürülmüşlerdi. 90 yıl sonra iktidara geldiklerinde, aynısını Emevîlere yaptılar, çok insanı katlettiler. Yetmedi Emevîlerin gadrine uğrayan amca çocukları Ali evlâdını bile bastırdılar, öteye ittiler, değersizleştirmek istediler.
Sık örnek gösterdiğim Cahiliye Dönemi kabileciliğini siyasî hayatımızda görüyoruz. Öyle ki, Arap kabilelerinde şiirle -tehzil ve hatta hiciv çok hafifi kalır- tahkir öne çıkmıştır. Ünlü Arap şairi Cerîr'in (öl. 728?) "Gözlerini kapat çünkü sen Numeyr kabilesindensin" mısrası ünlüdür.
İslâmın ilk yayıldığı yıllarda kabileler, fütuhata niçin çok istekliydiler? "Ganimet" için tabiî ki...
Ak Parti iktidarlarında cemaatleri birer kabile görürsek, ne demek istediğimi anlarsınız! İşi darbeye kadar vardırdılar. Bundan sonra hangi "kabile"nin ne yapacağını bilemeyiz. Devlet parsel parsel bölüşülmüş. Belki Saray bile hiçbir surette kabullenemeyeceği bu bölünmede, oy hesabıyla, ister istemez seyirci kalıyordur.
Dinde mahviyet esas ama bizimkilerde mahviyetin m'si yok.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun nezdinde, memurların partizanlıkları uzun süredir tartışılıyor.
Biz de İletişim Başkanlığı'nın Ak Parti'nin basın bürosu gibi kullanmasını yadırgadığımızı, devlet ciddiyetiyle bağdaştıramamanın ötesinde, kanuna mugayir tavır konduğunu yazageldik.
Ak Partililerin çok yakından tanıdığı bir isim CHP Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, memurların parti propagandası yapmaması için kanun teklifi vermiş.
Hukukçular, memurları bırakın, görevlerinde ideolojik tavır sergileyenlerin de yasak içinde olduğunu belirtirler:
"Devlet memurlarının siyaset yapma yasağı denilince akla sadece mevcut siyasî partiler ve ideolojiler çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetler gelmemelidir. Memurların belirli bir mezhebe, ideolojik görüşe, cemaate ve cinsiyet ayrımcılığına dayanarak ve buna bağlı kalarak kamu hizmetlerine yansıtacak şekilde faaliyet göstermesi de siyaset yasağı kapsamında değerlendirilmektedir." (K. Ersöz, "Devlet Memurlarının Siyaset Yapma Yasağı ve Değerlendirilmesi". TAAD , C. 7, s.26, 2016)
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, CHP'nin "Devlet memurları herhangi bir siyasi parti lehine konuşamazlar" kanun teklifine karşı "Yasakçı zihniyet iş başında" diyor.
Fahrettin Bey, "Cumhurbaşkanı"nı savunmada içi içine sığmıyor... Öyle heyecanlı. CHP'ye gardını hemen alıyor:
"Yasakçı zihniyet iş başında. CHP, bizim konuşmamızı engellemek için kanun teklifi vermiş. Yasalar çerçevesinde görevimizi yaptığımızı onlar da çok iyi biliyorlar, engellemek istiyorlar. Boşa kürek çekiyorlar. Cumhurbaşkanımızın emrinde bütün dünyaya hakkı, hakikati haykıracağız."
Fahrettin Bey, bu yazımızın bütününü dikkate alırsanız, herhâlde şöyle bir düşünme gereği duyarsınız.