Devlet Bey 'hayır' dedi (mi)!

Ak Parti'nin Barzanî oyunu o kadar tehlikeli ki... Ülkemiz sınırları içindeki bir kısım aşiretleri Barzanî'ye bağlı gören Saray, referandumda bu aşiretlerden oy alabilmek için, Mesud Barzanî ile ilişkileri sıklaştırıyor, onun çaputunu Türkiye'nin bayrağıyla eşitliyor.

Hâlbuki, ancak, Irak bayrağı gönderde ve masada olabilirdi.

Mesud Barzanî'nin, reforum öncesi, bir devletin başındaki kişi gibi ağırlanması, "Bizdeki sana bağlı aşiretleri yönlendir." demekten başka nedir?!

Barzanî, Wilson Prensipleri'ne ve Sevr Projesi'nin 62, 63 ve 64. maddelerine dayanarak devlet kurma haklarından bahsetmiştir. Barzanî'nin toprak talebi kimden acaba?!

Abdullah Öcalan'ın Amerikalılardan teslim alınıp Türkiye'ye getirildikten sonra Jandarma İstihbarat Dairesi'ndeki ilk ifadesinin bir yerinde şöyle der: "Amerika bizi ve Türkmenleri ezdi. Barzanî ve Talabanî'ye devlet yapmaya çalışıyordu."

A. Öcalan, ABD'nin kendisini teslim etmesine kızdığı için olacak, araya Türkmenleri de katıyor ve kendilerini ezdiğini söylüyor ama ABD her zaman bir adım geri iki adım ileri oynamıştır. Türkiye asla umurunda olmamıştır.

A. Öcalan'ın muhâkeme edildiği iddianamede de şu satırlara yer verilir:

"1983 yılında Suriye'nin de yardımlarıyla Kürdistan Demokratik Partisi Başkanı Mesud Barzanî ile anlaşır, elemanlarının bir kısmını Kuzey Irak'a geçirir. Burada da elemanlarını eğitmek için kamplar kurar."

Barzanî ve Talabanî ilişkilerinde Turgut Özal dönemini iyi incelemek lâzımdır. İkisine kırmızı pasaport veren Özal'dır. 1991'de, "federasyon"u gündeme getirip PKK'yı umutlandıran da odur.

Devlet erkânının şu iki kitabı mutlaka okuması lâzım: Hulusi Turgut'un "Barzani Olayı"nı ve bizim "İmralı'daki Konuk"u.

Hulusi Turgut, "Barzani Olayı"nda Mustafa Barzanî'yle görüşme serüveni yanında, Barzanîlerin Osmanlı devrinden başlayarak baş kaldırışlarına, yeni "din" icatlarına kadar her gelişmeyi veriyor. Diğer taraftan Barzanîler-İsrail ilişkilerini de dikkate alırsanız, Ak Parti'nin "samimiyetsizliği" mi dersiniz, gizli ajandaları için neleri değiştirebileceklerini mi dersiniz, bütün terslikleri görebilirsiniz.

"İmralı'daki Konuk", A. Öcalan'ın muhâkeme safhasını yerinde gözleyerek bütünüyle ortaya koyan, ifadelerinin perde arkasını açan tek yayın. Her iki kitaptan da hükûmet edenlerin öğrenecekleri çok şey var, diyeceğim ama gözlerine perde inmiş. Türkiye de yıkılsa "tek adam" hedefine kilitlenmişler.

Barzanî'yle oy karşılığı, belki, federasyon bile görüşülmüştür.

Devlet Bey! Bunları gördüğünüz hâlde, "evet" demeniz yok mu?! Bir etkiniz kalmadı ama bir oy bir oydur. Belki 50-100 kişiyi çevirirsiniz. En zorda kalan ise en yakınızdaki Mevlüt Karakaya dostumuz. Bir türlü "evet"i savunamıyor; "ha/evet"te gidip geliyor. Bari ona bu ıstırabı çektirmeyin!

Son bir tivit atın, "Bitti bu iş! Arkadaşlar basın 'hayır'ı!" deyin; 50-100 kişi de olsa rahatlasın.

Yazarın Diğer Yazıları