Depreme karşı işveren sorumlulukları
6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli iki depremle sarsıldık. Başta Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman olmak üzere Gaziantep, Malatya, Osmaniye, Adana, Diyarbakır ve Şanlıurfa büyük yara aldı. Büyük bir coğrafyada etkisini gösteren deprem, geride can kayıpları, parçalanmış aileler, enkaza dönüşen binalar bıraktı. Ülkemizdeki fay hatları, deprem konusunu kaldırıp rafa koymaya engel. Nitekim daha bir depremi yeni yaşamışken, beklenen depremlerin ne zaman olabileceğini, büyüklüğünü konuşurken buluyoruz kendimizi. Beklenen depremler, önlemleri hayatın tüm alanlarına taşımamızı gerekli kılıyor. Konutlar kadar günün önemli bir zaman dilimini geçirdiğimiz iş yerleri de kritik önemde. Özellikle depremin gündüz saatlerinde meydana gelmesi durumunda, çalışanlar için iş güvenliği mevzubahis olacak.
Depremde zarar gören sigortalının başına gelen olay iş kazası kabul edilebilir mi?
* Sosyal güvenlik mevzuatında kazayı geçiren kişinin sigortalı olsun ya da olmasın,
* Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, işverence sağlanan taşıtla işe gelip giderken ya da kadın sigortalılar için süt izni zamanlarından birinde depreme yakalanırsa
Sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getirmişse iş kazası olarak kabul edilir. Genel olarak sigortalının depreme iş yerinde yakalanmış olması ve depremden dolayı engelli duruma gelmesi ya da vefat etmesi iş kazası sayılması için yeterlidir. Ayrıca sigortasız çalışanlar için de olayın iş kazası sayılması yönünde bir engel bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, SGK’ya hiç prim ödenmemiş olması ya da prim ödeme gün sayısı bulunmaması işçinin durumunu değiştirmeyecektir.
İş kazalarında işverenin karşılaşabileceği hukuki süreçler nelerdir?
Öncelikle işverenler için iş kazalarında ölüm varsa Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre ölüme sebebiyet verme suçu gündeme gelebilecek. Hakeza yaralanmalarda da taksirle yaralamadan cezai sorumluluk doğabilmektedir. Ayrıca işçi kendisi ya da vefat etmişse hak sahipleri, işverene maddi ve manevi tazminat davası açma hakları bulunmaktadır. Bunların yanı sıra, iş kaza nedeniyle SGK karşılaştığı ve ileride karşılaşacağı giderleri işverenden isteyecek ve dava konusu yapacaktır.
İşveren deprem olayında iş kazası geçiren sigortalıdan dolayı sorumlu olacak mı?
Depremin “ciddi ve yakın bir tehlike” olarak kabulü yerinde olacaktır. Önlemlerin de bu doğrultuda alınması mecbur gözükmektedir. İşverenin sorumluluğunun doğmaması için konuyla ilgili yasal düzenlemelere riayet etmesi gerekmektedir.
*Risk değerlendirmesi yapması, risklerden kaçınması, çalışanlara eğitim ve bilgi verilmesi, teknik gelişmelere uyum sağlaması,
*Tehlikeli olanı, tehlikesiz olanla değiştirilmesi, iş organizasyonu ve çalışma ortamı ile ilgili genel bir önleme politikası geliştirmek ve toplu korunma tedbirlerine öncelik verilmesi,
*Deprem anında, ilk yardım, yangınla mücadele ve tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler hazır olması, olası acil durumları önleyici hazırlık yapılması, acil durum planlarının hazır olması, eğitim ve tatbikat yaptırılması, çalışanların işi bırakarak derhal tahliyelerinin sağlanması ve güvenli bir yere gidebilmeleri için koşulları elverişli hale getirilmesi yerinde olacaktır.
İş yeri binalarının deprem başta olmak üzere doğal afetlere karşı risk değerlendirmesi yapmalı. İş yeri binasının önceki depremlerde hasar tespiti bulunması, yıkım kararı alınmış olunması ya da binanın dayanıklı olmadığının belirlenmiş olması durumlarında iş kazalarından dolayı işveren sorumluluğu doğması kaçınılmaz olacaktır.
Sağlık ve yaşamı tehdit edebilecek ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar gerekli tedbirlerin alınması talep etme hakkına sahipler. Taleplerini iletmelerine rağmen gerekli tedbirler alınmadığında, iş sözleşmelerini feshedebilirler.
İş kazalarında kaçınılmazlık ilkesi nasıl uygulanır?
Kaçınılmazlık ilkesi, iş kazasının meydana gelmesinde; işçisiyle işvereni ile herkesin tüm sorumluluklarını yerine getirmeleriyle beraber kazanın önlenememesi durumunu ifade eder. Kaçınılmazlık söz edebilmemiz için; olayın önüne geçilmesi olanaksız, engellenemez olması gerekir. Kasırga, fırtına, sel, don, deprem ve benzeri olaylar genelde kaçınılmazlık ilkesine örnek verile gelmiştir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır. Kaçınılmazlıktan bahsedilmemiz için günümüz medeniyetinin geldiği aşamada bilim ve tekniğin elverdiği tüm önlemlerin alınmış olması şarttır. İşverence alınması gerekli olduğu halde alınmayan önlem var ise kaçınılmazlıktan söz edilemeyecektir. Her türlü önlem alındığında kaçınılmazlık durumu doğacak ve illiyet bağı kesilecektir. Ancak bu kesinti ortadaki zarara ne kadar katkı sağladığı ölçüde değerlendirmeye alınmalıdır. Diğer bir deyişle zararın içinde kaza olayına göre değişmekle birlikte birçok aktör ve sorumluluk olabileceği gibi kaçınılmazlık da olabileceği göz önüne alınmalıdır.
BİR SORU - BİR YANIT
1988 yılında memur oldum. 23 seneye yakın memurluk yaptım. Toplam 8.112 günüm var. Askerlik borçlanmam dâhil. Tüm günlerim, Emekli Sandığı. Son 11 yıldır yurt dışında çalışıyorum. Ben emekli olabilir miyim? EYT’li miyim?
4/c (Emekli Sandığı) sigortalılık statüsüne göre emeklilik koşulunuz, 25 hizmet yılı (9.000 gün) olarak karşımıza çıkıyor. Emeklilikte Yaşa Takılanlar yasası kapsamında olduğunuz için yaş koşulu aranmayacaktır. Öte yandan 888 gün eksiğiniz bulunmaktadır. Söz konusu eksik günlerinizi yurt dışı borçlanması yoluyla tamamlayarak, emeklilik başvurusunda bulunabilirsiniz. 1.260 günden daha fazla yurt dışı borçlanma yaparsanız, 4/b Bağ-Kur emeklilik koşulları doğacaktır. Emekli Sandığı’ndan emekli olabilmek için yurt dışı borçlanma gün sayınızın 1.260 günü aşmaması yerinde olacaktır. Aksi halde son yedi yılda en fazla gün sayınız 4/b Bağ-Kur sigortalılık statüsünden olacağı için 4/b Bağ-Kur emeklilik koşulları doğacaktır.