Bu Türkçeyle nereye varılır?!
Türkçenin zor günlerindeyiz. Kelime olmazsa fikir olmaz. Geriye doğru baktım, ne zaman Türkçe tartışması açılsa, Türkiye'de bir şeyler oluyor.
20. yüzyılın başlarına, daha öncesine gidin dil de tartışıldı, alfabe de... Birileri sanırlar ki, Millî Mücadele verildi, Cumhuriyet kuruldu, "Padişahımız, halife-i rû-yi zemînimiz" alaşağı edildi, sonra sıra Türkçenin iğdişine geldi... Vur gitsin!
Azerbaycan Ermenistan'la savaşıyor, Türkiye ayakta, İran kaynıyor... Biliyor musunuz Tebriz hareketli. Attıkları sloganlar Türkçe. Hepimizin sloganları. Önceki gün Tebriz sokaklarında yürüyenleri görseniz sanki Türkiye'nin bir şehrinde Karabağ için miting yapılıyor. Hameney'in, Güney Azerbaycan'ın il temsilcileri, "Biz Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanındayız." bildirisi yayınlamak zorunda kaldılar. Heyecanı yatıştırmak istiyorlar. Hameney, Güney Azerbaycan'dan ama mezhep taassubu onu frenliyor.
Gerekirse gösteri videolarını da koyarım buraya, Hameney'in temsilcilerinin ortak bildirisini de.
Kitap günümüzü geçen hafta aksattım. Bu hafta aksatmak istemiyorum. Çok birikti. Önümde iki kitap var:
"Kaşgarlı Mahmud'a Göre XI. Yüzyılda Türk Dünyası". Prof. Dr. Reşat Genç'in kaleminden. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (TKAE) yayınladı. 385 s.
TKAE, kıt imkânlarına rağmen faaliyetini yürütüyor. Az da olsa kitaplar yayınlıyor.
Anayasa Mahkemesi'ni tartışmaya açanlar, lütfen Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nü görsünler. Eğer onlar görürlerse, Saray muhakkak gereğini yapar. O tartışmayı açan zevatın ilk gençlik yıllarındaki fikir kaynağı Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'dür. O zamanki yeri olan Ankara Tunus Caddesi, 12 numarayı çok iyi bilirler. Bu enstitüyü, 27 Mayıs Darbesi'nden sonra "İhtilalin Kudretli Albayı" olarak sık adını duyduğunuz zat-ı muhteremdir. Her şey bir tarafa kurduranın hatırına enstitüye el atılmalıdır.
Diğer kitap: "Gelenekçilerle Yenilikçilerin Türkçe-Osmanlıca ve Arapça Tartışmaları". Dr. Musa Aksoy'un kaleminden çıktı. Akçağ Yayınları, 2. bs., 591 s.
Dr. Musa Aksoy, pek bilinmeyen tenkit sahasına girmiş "Ön Söz"de "Yenileşme devri Türk edebiyatında mühim bir yeri olan tenkit tarihi sahası bizde çok ihmal edilmiştir. Arada yapılmış bazı araştırma ve yayınlar sadece yenilik taraftarlarına inhisar eder durumdadır. Yeni edebiyata karşı olanlar ve bu edebiyat hakkındaki tenkitler başlı başına ele alınıp tetkik edilmemiş, bu konuda söylenenler tahkik ve araştırmaya dayanmayan bir takım ön yargılardan öteye geçmemiştir." der, sonra hangi sahada ve niçin çalıştığını açıklar:
"Çalışmamızda bu ihmal edilmiş sahada Servet-i Fünun öncesi devirde edebiyat-ı cedide ve mensuplarına karşı en şiddetli tenkitleri yapan ve yazıları büyük ve devamlı bir münakaşaya yol açan Hacı İbrahim Efendiyi araştırma konusu olarak seçmiş bulunuyoruz."
Yeni Türk Edebiyatı tarihinde belli başlı isimleri bilirsiniz ama Hacı İbrahim Efendi ismi geçince durursunuz.
19. yüzyılın ikinci yarısında, dil tartışmalarında, "eski"yi muhafaza etmek isteyen Hacı İbrahim Efendi'nin ayrı yeri vardır.
Dr. Musa Aksoy kıymetli bir eser ortaya koymuştur. Kitabın "takriz"i (sunuşu) Prof. Dr. Ömer Faruk Akün'den. Eserin kıymetin bir delili rahmetli Akün Hoca'dır.
Prof. Dr. Reşat Genç ve Dr. Musa Aksoy'un kitapları üzerinde daha duracağız.