Bektaşî Devleti’ne giden yol

Bektaşîliğin merkezi Türkiye’dir. Bektaşîlik Türkiye’den yayılmış, Balkanlar’da özellikle Arnavutluk’ta yer tutmuştur.

Dün vermiştim... Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, ABD gazetesi The New York Times'ın sorularını cevaplandırırken, Tiran'da, Vatikan türü “Bektaşî Devleti” kuracaklarını, yakında ayrıntıları açıklayacaklarını belirtmişti.

Edi Rama’nın “Bektaşî Devleti” çıkışı Türkiye’de ses getirdi.

Türkiye Bektaşîlerinin dedebabası Ali Haydar Ercan’ın talimatıyla konuşan Halifebaba Hacı Dursun Gümüşoğlu Arnavutluk'ta kurulacak devlet içinde devlete sert tavır aldı ve özellikle, “Bektaşî Devleti”nin başına geçeceği ifade edilen “Baba Mondi” için ağır konuştu: “Baba Mondi, dedebabalık sistemine bağlı olmadığı için Bektaşîlik yolunun da dışındadır ve yok hükmündedir.” dedi.

Baba Mondi’yi tanıdım. Hem Arnavutluk’ta “Bektaşî Devleti”nin kurulacağı söylenen Bektaşîlerin merkezi tekkede, hem Makedonya’da, Kalkandelen’de başına geçtiği Harabati Tekkesi’nde görüştüm. Baba Mondi, güler yüzlü sevimli bir insan. Hemen samimiyet kuran bir yapısı var.

Bizim Bektaşîler Arnavutluk’ta “Bektaşî Devleti” kurulmasına mı karşılar, yoksa, asıl merkez biziz, orada kurulacak devletin başında da bizden dedebaba olmalıdır mı demek istiyorlar?

Yoksa Türkiye’de böyle bir devletin var olmasını mı arzuluyorlar?

Bektaşî Devleti’nin kurulacağı söylenen yeri de tasvir etmiştim. Kitabımızdan aktarıyorum:

“[Tiran’da] Türk lokantasında tanıştığım Abdullah Dule Çavuş Bektaşîlerin merkezini biliyordu (...) Bizi Dayti Dağlarının eteklerindeki Bektaşî Tekkesine götürdü. Burası ayrı bir dünya görüntüsünde idi. Kale gibi kapısı var. Bu kapıdan girerken aklım Yunanistan’daki haritada gördüğünüz Türkiye’ye yakın üç parmaktan biri olan Aynaroz Yarımadası manastırlarına takıldı kaldı! Orası da ayrı bir dünya idi ve üstelik bırakınız kadın ayağını hiçbir dişi mahlûk giremezdi. Bir manastırda kafeste gördüğüm muhabbet kuşu bile tekti ve tabiî erkekti. Bektaşîlerde mücerretlik, yani yalnızlık, yani teklik kavramı var. Kale gibi çevrelenmiş, birkaç bina ve türbelerin olduğu mekânda kadın var mıydı? Göreceğiz.” (Arslan Tekin, Alevîler ve Bektaşîler Arasında, s. 117/118)

Hemen söyleyeyim. Kurulacak Bektaşî Devleti’nde beni misafir ettiler. Geceleri de kaldım. Akşam, dervişlerle oturuyor, sohbet ediyorduk. Aramızda kadın da vardı.

***

Bektaşîler Arnavutluk’ta 1990’da Enver Hoca’nın kurduğu komünist diktatörlük yıkılınca kendilerini göstermeye başladılar. Dedebabaları Reşat Bardi idi.

Reşat Bardi ile de iki defa görüştüm. İlkin Tiran’da şimdi devletin kurulacağı söylenin tekkede, sonra gidişimde Tiran’a 30 km. uzaklıkta, Adriyatik Denizi kıyısında Dıraç’ta (Durres’te) tatil mekânında konuştum. İlk görüşmemde, yardımcısı Baba Mondi idi. Sonraki görüşmemde Baba Mondi Arnavutluk’a geçmişti. “Bektaşî Devleti”, eğer gerçekten kurulacaksa, “devlet” şekillenmeye başladığında, Dedebaba Reşat Bardi ve Baba Mondi ile mülâkatlarımı da aktaracağım. Yeni devlet için Baba Mondi adı öne çıktığı için, onunla ilk karşılaşmamı, bende bıraktığı intibaı vermek istiyorum:

“Arabamızı Bektaşî Tekkesinin ana binanın yakınına park ettik. Cübbeli yeşil sarıklı kalın bıyıklı, siyah sakallı biri çıktı. Abdullah Dule:

‘Bu da baba.’ dedi.

‘Baba’ Bektaşîlerin büyüklerinden demek.

Gördüğümüz zat Reşat Bardi’nin iki yardımcısından biri imiş. Diğeri Tahir Emini Baba. O, Kalkandelen’de. (Sonra onu da göreceğim.)

“Baba Edmond Brahimaj (Brahimay; “j”, “y” okunur.), hem Reşat Bardi’nin yardımcısı, hem de Korçe Turan Tekkesinin babası... Bektaşîler arasında da önemli bir isim. Baba Mondi de diyorlarmış. Cana yakın, her an yardımcı olmaya hazır. Gitmesi gerekiyordu. Bizim için kaldı. Ayak üstü sohbet ettik. Beni heyecanlandıran ‘Turan’ kelimesi oldu. Bizim bildiğimiz ‘Turan’ mı, yoksa ‘Turan’a benzeyen başka bir kelime mi? O da bilmiyordu. Ayak üstü bunu öğrenemeyecektim. Hâlâ da öğrenemedim. Bize telefon numarasını verdi. Gittiğimizde her türlü desteği sağlayacaktı. Türkiye’yi de biliyordu. Gazi Üniversitesi Bektaşîlik Araştırmaları Merkezinin toplantılarına katılmıştı. Boynuna astığı 12 yıldızlı kolye teslim taşı imiş. 12 yıldız 12 imamı temsil ediyordu. O şoförüyle cipine binip gitti.” (Arslan Tekin, Alevîler ve Bektaşîler Arasında, s. 122-123)

Bizim Bektaşîler nasıl tavır alacaklar? Arnavutluk’a gidip Baba Mondi’yle görüşecekler mi? Yoksa Arnavutluk Başbakanı Edi Rama’ya uğrayıp “Nereden çıktı bu Bektaşî Devleti?! İlk Amerikan gazetesine bunu açıkladığına göre ABD’nin bir oyunu mu yoksa?” diye soracaklar mı?

***

Bizimkilerin itirazlarına, ABD’de yer tutan Bektaşîlik meselesine geleceğim.

Arnavutluk’ta Sünnîlerin dinî lideri Sabri Koçi ile de konuşmuştum. Onu da vereceğim.

Yazarın Diğer Yazıları