Bedelsiz bedelli

Askerlik konuşalım. Kızalım. Kızdıralım. Üzelim, üzülelim.

‘Anne ben gidiyom, düşmana karşı. Gençliğim eyvah!’

Ne kadar hassas bir konu. Heyecan ve tedirginlik hissediyorum. ‘Haddine düşer mi?’ sorusuyla, kendimi azarlıyorum. Sonra diyorum; ‘Burası dertleşme, paylaşma köşesi. Dök içini!’

Şu an ülkemizin yaşadığı birçok sıkıntıya sebep, tarihimize duyduğumuz vefasızlık, minnetsizlik. Sahip olduğumuz bahşedilmişlerin, elim zorluklarla kazanılmışların kıymetini bilmiyoruz. Bu yüzden bazı mevcudiyetlerimizden mahrum kalmaya başladık. Daha önce de bahsettiğimdir; farkındalığına ulaşmadığımız, değerini bilmediğimiz her şey elimizden kayar. Peşinden hayatınız kayar.

Ülkemizin, tarihimizin, asaletimizin kıymetini anlamamız lazım. Şu an Türkiye’nin kıymetini, vatanında ekmek parası kazanamayanlar ve kendi ülkesini savunmaktan aciz sığınmacılar biliyor. “Ölsem de kendi ülkeme dönmem!” diyor. Ah memleketim. Yemeyene yiyorlar.

Askerlik, asil bir borç ödeme şekli. Bunun sebebi yaşanmışlar ve yaşanabilecek olanlar. Nefes aldığımız bu cennet ülke, şanlı şehitlerimizin kanlarıyla filizlenmiş. Vatanımızın bedeli, bedelli olmamalı. Tarihe tarif gerekmez. Bu ülke için savaşıp ölenlerin hakları kolay ödenmez.

Başkomutan’ın askerleri, erleri! Yaş ortalaması 13-15. Fakirlik, yokluk, açlık had safhada. Ama iman, manevi zenginlik, göz tokluğu zirve. Onlar sayesindeyiz. O onlar, o yüzler sayesinde bu topraklar üzerinde doğup büyüyebildik. Onlar sayesinde oksijenini, denizini, yağmurunu, güneşini har vurup harman savurabiliyoruz. Önünden arkasından rahatça sallayabiliyoruz. Zaten çoğumuz başka bir ülkeye kapak atma duasında. Giden burnu sürtülüp dönüyor o ayrı. Ama isteyen çok. “Çok var yurt dışında!” Hadi, alırlarsa gidin.

Cehalet okuyarak geçmez, artık biliyoruz. Terazin olmalı. Her zaman düzgün, dürüst, ölçüp, tartarak yaşamalısın. Hakka, hukuka önem vermelisin. Bu ülkede serpilip, eğitilip, iki zorlukta kaçıp, tarihsiz topraklara emek vermemeliyiz. Aslında veredebilirsin. Koşullar iyiyse verirsin. Zaten, ya sevmeli, ya terk etmeliyiz. Herkes doğduğu, doyduğu ülkeyi sevmek zorunda değil. Çürümüş ahşabın delikleri olması normaldir. Gamsız oldum. Her şeye tamamım.

Girdiğim konudan çıktım gibi ama gençliğin askerlik yapmak istememesi ile konuştuklarımı kesiştirebilirim. Askerlik, işe geldiği için uydurulduğu gibi iktidara yapılan bir hizmet değildir. Toprağına, şehidine ödenen bir vefa borcudur. Erkek için nadastır. Asker olur, daha farkındalıklı, daha tam hâle gelirsin. Hamlığın, çiğliğin gider. Olgunlaşırsın. Büyürsün. Hatta bu bilinç ve şefkatle gidersen törpülenir, şekil alırsın. Çocuk girer, adam çıkarsın. Beğenirsen yanına kâr kalır. Beğenmezsen bakış açısı kazanır, normal hayatının kıymetini anlarsın. Ocak diyorlar, boşuna değil. Savaşmak için istekli olan bir asker tüfeğinin dolu olduğundan emin olmalıdır. En kötü bunu öğrenirsin.

Kadere inanan, şehit olmaktan korkmaz. Biliyorsunuz değil mi? Trafik kazasından, madde kullanımından ve intihardan ölen genç sayısı, askerde vefat edenlerden kat be kat fazla.

Bedelli yapanlar bile istemeden gidiyor, hele bunu hiç anlayamıyorum. Paha biçilmez bir eğitim, okul, macera. Sınıf ayırımı olmayan bir platform. Farklı memleketten bir sürü genç. Çeşitli eğitim ve kültürden gelen arkadaşlarla tekrarı mümkün olmayan bir tecrübe. Hayat rutininden mola alma. Yanlış mı düşünüyorum?

Bazılarınız normal olarak; “Kadın hâlinle atıp tutma!”, “Sana ne bizim askerlikle ilgili düşüncelerimizden.”, “Tabii senin tuzun kuru!” diyorsunuz.

Tamam tamam kızmayın. Dedim ya sohbet ettim. Zaten herkes istediğini yapacak. Kim neyi seçerse saygı duyarım. İstenmeden yapılacaksa hiç yapılmamalı zaten…



GÜNÜN ŞİİRİ

Sahipsiz olan memleketin batması haktır;

Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.

Feryadı bırak, kendine gel çünkü zaman dar…

Uğraş ki telafi edilecek bunca zarar var.

Mehmet Akif Ersoy

Yazarın Diğer Yazıları