Atatürk'te ortak tavır
15 Temmuz hâdiselerinden sonra Harp Okulları'nın yerine kurulan Millî Savunma Üniversitesi'nin rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, M. Kemal Atatürk, annesi ve Afet İnan'a iftira atanlara karşı bir bildiri yayınladı.
Erhan Afyoncu'yu asistanlığından beri tanırım. Yapısını, ölçüsünü bilirim. M. Kemal'in fonksiyonunu değerlendirebilecek ilim adamlarının belki en başında gelir.
Erhan Afyoncu imzasıyla neşredilen "kınama" metni, yerli yerince, hak teslim edilerek yazılmıştır. Şöyle:
"Türk tarihinin en büyük kahramanlarından ve en saygın ortak değerlerinden olan, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e, muhterem annelerine ve manevi kızları Prof. Dr. Âfet İnan'a edepsizce yapılan hakaretler karşısında Millî Savunma Üniversitesi'nin hislerini ifadede kelimeler yetersiz kalmaktadır.
Bağrından çıktıkları Türk milletinin en zorlu anlarında her türlü güçlüğün üstesinden gelerek milletini karanlık dehlizlerde kaybolmaktan kurtarıp ismini tarihe altın harflerle nakşeden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırası ve milletimizin ona olan bağlılığı, Türk tarihinin bu büyük evlâdına karşı hakarete yeltenenlere karşı her zaman siper olacaktır.
Tarihçilik belge ile yapılır ama tarihçiliği geçmişimizi, tarihî şahsiyetlerimizi ve kahramanlarımızı hedef alarak etrafa kin nefret tohumları saçma vasıtası olarak kullananlar, hakaretlerinin karşılığını kamunun vicdanında ve hukukî alanda en sert şekilde bulacaklardır.
Üniversitemizin bünyesindeki şanlı Harbiyemizden bundan 115 yıl önce 1283 apolet numarası ile mezun olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırasını rahmet ve minnetle anıyoruz. / Prof. Dr. Erhan Afyoncu / Millî Savunma Üniversitesi Rektörü".
Atatürk'e en karşı çıkanlar bile, fikriyatına ve icraatına bakılmalı, demişlerdir.
Neden konuşmuyor, diye Erhan Afyoncu'ya laf edenler, acaba onun Mustafa Kemal'in Nutuk'unun yayınlanmasına önayak olduğunu biliyorlar mı?
Yakın zamanda aslına uygun olarak, yeni harflere aktarılan iki Nutuk metninden biri Prof. Dr. Erhan Afyoncu'nun nezaretinde ortaya konmuştur. (Nutuk'un, arada başka çıkmazsa, üçüncü metin yayını bizimki olacak. Biz, diğerlerinden farklı bir yol takip ettik. Nasıl bir yol olduğunu zamanı geldiğinde açıklayacağım.)
Tarihçilerimizin, M. K. Atatürk muarızlığını şiddetlendiren Dr. Rıza Nur'un, artık her yerde bulunabilecek "Hayat ve Hatıratım"da yazdıklarına, ilmî çerçevede, gerekli cevabı vermemeleri, üzerinde durulması gereken bir husustur. Tabiî böyle bir üslûba nasıl cevap verilir? Düşünmek lâzım.
Öncelikle, "Sevr" ile "Lozan", "halifelik" ile "Cumhuriyet" arasında gidilip gelinme meselesi kökten halledilmelidir.
Tarih geriye döndürülemez; kin gütmeyelim, aklımızı kullanalım.