At izi it izine karıştı!
Zaman içinde, Türkiye'nin en kanlı darbe teşebbüsüne dair çok sayıda kitap yazılacaktır. Cemaatlerin, tarikatların siyasîleşmesinin İslâmı nasıl şahsîleştirdiği, nasıl bir felâkete yol açtığı tarihe geçecektir.
Kitap yazacaklara ikaz: 40 yıl Darbeci Başı'nın köpekliğini yaptıktan sonra sahiplerine havlamaya kalkanlara dikkat edilmelidir. Yine yanında diz kırıp oturmasa, köpekliğini yapmasa bile, bütün imkânları ona sunup zoru görünce kuyruğunu kıstıran siyasî mekanizmadakilere de, kitaplarda ayrı bir bölüm açılmalıdır.
Türkiye ne çektiyse ikiyüzlü, denî (alçak) insanlardan çekti. Her devirde, maalesef, bunlar söz sahibidir.
Darbeci başının üç finosu, sık sık ekranlarda boy gösterip eski sahibine hırlıyor. Hele bir büyük şehrimizin bir belediye başkanı var ki, mahdumlarıyla birlikte ilgisiz insanlara "Fethullahçı" iftirasında yarış hâlinde. Maksadı, kendi kusurlarını, ayıplarını, ihanetlerini örtmek, asıl kendi sahibine yaranmak ve muhtemelen, Allah'a şirk koşma derecesinde iftirasıyla, kendisinin "Fethullahçılık"tan içeri atılmasının önüne geçmektir.
Dün, Korg. İlhan Talu'nun savcılık ifadelerini ele almıştım. Bilip bilmeden insanları suçlamamak gerekir.
Daha önce, Havacı Korg. Mehmet Şanver'in ifadesine de temas etmiş, İlhan Talu hakkında, olumsuz diyebileceğimiz sözlerine dikkat çekmiştim. (M. Şanver, 15 Temmuz'dan sonra toplanan YAŞ'ta, "hakkı yendiği için", emekliliğini istedi.)
Ordu içine siyaset sokulunca, insanlar birbirinden şüphe eder hâle geliyorlar. İhtiyatlı davranıyorlar. Siyasetin girdiği ordu savaşamaz. Bir komutan diğer komutana güvenemez; verdiği koordinatlardan şüphe eder. Askeri, cepheye gönderse, kırdırmak için mi gönderiyor, sorusu burgu gibi beynini oyar.
Bir Anayasa varsa, ordu mensubu, o anayasa çizgisinin dışında, tercihini izhâr edemez. Elbette temayülleri olacaktır. Ancak, temayüllerini kabul ettireceği, propagandasını yapacağı yer ordu içi olamaz.
İlhan Talu'nun savcılık ifadeleri basın-yayın organlarında parça parça yayınlandı. Bazı basın yayın organları taraflı davranıp, İlhan Talu'yu zan altında bırakırlarken, bazıları da kendilerini suçtan arındırmaya yönelik ifadeleri öne çıkardılar. (Önceki günkü Yeni Akit gibi.)
İlhan Talu ifadesinde, "Temel görevim FETÖ terör örgütü ile mücadele etmektir. Ağustos ayındaki şurada bağı olanlar için MİT, Emniyet, MGK Genel Sekreterliği, Devlet Denetleme Kurulu Başkanlığı ile yapmış olduğumuz araştırmalar neticesi liste oluşturduk. Bu listeler hazırdı ve Pazar günü 17.07.2016 tarihinde saat 10:00'da bu listeleri olay olmamış olsa idi son koordinasyonu yapılıp ilgili makamlara verilecektir." diyor.
Şunu hatırlatayım...
İlhan Talu, Genelkurmay Başkanlığı Personel Başkanlığı'na getirildiğinde Hürriyet gazetesinde "Genelkurmay'da Anlamlı Değişiklik" başlığı ile haber yapılmış ve İ. Talu'nun "Paralel" ile mücadele için bu göreve getirildiği belirtilmişti.
Ben, burada, bir başka ifadeyi vereceğim. Korg. Salih Ulusoy, İ. Talu için, "İlhan Talu Korgenerali ben Harbiye'den beri tanırım. Dini cemaatlerle hiçbir bağı yoktur. Ülkücü olarak bilirim."
Peşin bir şey söyleyemeyiz. Muhâkeme edilmelerini bekleyeceğiz.
At izi it izine karışmasın. Yanlışlıklardan, insanları mesnetsiz suçlamalardan kaçınalım, derim.