'Aşk Sarhoşu Dervişler'

Prof. Dr. Yümni Sezen çok verimli. "Var Olma Sorumluluğu"nu ve "Aşk Sarhoşu Dervişlerin Dini Tasavvuf"unun ilaveli ikinci baskısını yayınladı.

Hususiyetle din-iman tartışmalarının ayyuka çıktığı, "İslâmcı" denilen kesimlerin kimleri nasıl meyus ettiği, nasıl bunalıma sürüklediği, nasıl imanından şüphe eder hâle getirdiği şu zamanda uzun yıllar İlahiyat Fakültesi''nde din sosyolojisi okutan Yümni Sezen Hocamızın kitapları yol gösterici olacaktır.

Hocamız "Var Olma Sorumluluğu"nda (İrfan Yayınları, 224 s.) "Takdim Yerine" yazdığı satırlarda bir "yol" belirliyor:

"Okumayı sevenler! / Eksiklerimizi görebilen yurdumun güzel insanları! Hep parlak ufka bakanlar! / Ve / "Din, iman, İslâm bu muymuş?" denmesine sebep olanlar! Amuda kalkarak yukarıya bakanlar! Gül bahçesine elde kılıçla girenler! / Ve / Eğriltilmişleri bahane., edip doğrusunu merak etmeyenler! Din karşıtlığına fırsat arayanlar! / Gerçeğini araştırmayıp hata ve cahillik bezirgânlığı yapanlar! / Okursanız bir de böyle okuyun bakalım. Şans denenmelidir."

Hocamız, "İnanmak Hak ve Adalete Uymaktır" ara başlığı açma ihtiyacı duyuyor:

"Hak ve adalet, her şeyin yerli yerinde (hak ile hakkıyla) olması demektir. İkisinin de kaynağı Mutlak Hak ve Adalet sahibi Allah''tır. Bu bakımdan Cenabı Hak denmiştir. Allah âdildir, bizden de âdil olmamızı istiyor. ''Allah gökleri ve yeri, yerli yerinde (hak ile hakkiyle) yaratmıştır..'' (Câsiye-22). Göklerin ve yerin, her şeyin yaratılışındaki düzen ve ciddi­yet, şaşmazlık, yerli yerindelik, adalet demektir. İnsan, edi­nip (iktisap edip, kazanıp) yaptıklarıyla bu düzene uyacaktır. Akıl da buna göre işlediği için, dünyada yalnız peygamber­ler değil, büyük filozof ve mütefekkirler, büyük ahlâkçılar da aynı şeye vurgu yapmışlardır." (s. 110)

Prof. Dr. Yümni Sezen, "Aşk Sarhoşu Dervişlerin Dini Tasavvuf" eseriyle "tasavvuf" tarlasına giriyor. (İrfan Yayınları, 360 s.) Siz bu tarlada, gül de derlersiniz, diken de.

İbn Haldun, Mukaddime''sinde "tasavvuf" için ayrı bir bölüm açar. "Dinî otorite ve isyan" üzerinde durur. Bir yönüyle hem dikeni göstermiş hem gülü koklamıştır. Bu ayrı bahis.

Yümni Sezen, kadirşinaslık göstermiş, kitabını hocaları Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken, Ord. Prof. Hans Freyer ve Muhammed Tancî''nin "aziz hatıralarına" ithaf etmiştir

Hocamız, "Giriş"te çok önemli bir noktaya işaret ediyor:

"Bugün din adına olanlara bakıp, dindarla kin­darın ayırt edilemez seviyelerine bakıp, adaletsiz, ahlâksız, insaniyetsiz din yobazlığını görüp bir sûfî ahlâka hak vermek mümkün değil midir? Fakat bir şeye hak vermek, her yönüyle onu Hakikatin yerine koymak anlamına gelmez. İslâm neyse odur, ekseninden kaydıramayız. Keşki sınırlar aşılmasaydı. İslâm''da bunun adı ''had''dir. Haddini aşmamak, haddini bilmek önemlidir. Allah haddi aşmayı istemiyor. Hatta uç­larda dolaşmayı istemiyor. Onun için ''orta yol'', ümmete ümmeten vasatın (orta ümmeti, örnek ümmet) denmiştir. Tasavvufa toz kondurmayanlar, yine de şunları gözardı etmemeli, inceleme zahmetine katlanmalıdır:

Tasavvuf dahil, hiçbir felsefe ve düşünceyle İslâmî, zihnî ve duygusal başka bir maceraya çekmemeli, ikinci bir din yaratmamalıdır.

İslâm''ın ana kaynaklarıyla, ilke ve hedefleriyle, akıl­cılığı ve gerçekçiliğiyle tasavvuf ciddi bir teste tâbi tutulmalıdır." (s. 29).

Okumak lâzım.

Yazarın Diğer Yazıları