Asıl mesele Çölaşan'ı vuran sebep
Emin Çölaşan Hürriyet Gazetesinden kovuldu! Neden kovulmuş Çölaşan?
Söylenenlere bakılırsa Aydın Doğan grubunun ve özellikle de Hürriyet Gazetesinin aldığı krediler, hükümetle olan yakınlaşmalardan doğan zenginleşme sebebiyle.
Doğru mu?
Basının öteki kesiminin izahlarına bakılırsa evet doğru.
Halihazırda yaşayan halk olarak bunun böyle olduğunu gördük, duyduk ve inandık mı?
Evet!
Pekâlâ, öyle ise bu toplumsal olayın bizi ilgilendirdiği açık ve kesindir. Demek ki mesele hepimizin meselesidir ve aynı zamanda ülke sorunudur.
Doğru!
Emin Çölaşan meselesinin dört ana boyutu var: Birincisi hükümet medya ilişkileri. İkincisi, medyanın kendi ahlak sistemi. Üçüncüsü halkın olaylar karşısındaki tutumu ve denetim görevinin yeterliliği. Dördüncüsü de siyasetin içinde bulunduğu durum.
Durum ve tespitler böyle ise, demokrasinin ve sistemin işleyişinin çok önemli bir parçası olan halka soralım.
Ey Türk halkı! yüzde 46,7 ile iktidara taşıdığınız hükümetin medya ile olan ilişkilerini görüp duyup, işittikten sonra ne yaptınız? Geleceğinizden, ülkenin gidişatından endişeye kapıldınız mı?
Bitmedi.
İkinci soru: Aynı iktidarın Aydın Doğan adlı vergi mükellefinin devlete (dolayısı ile de topluma) olan milyarlarca vergi borcunun indirildiği açıklandı. Bu olayı duyup bilip öğrendikten sonra, ne düşündünüz ve bunun soncunda hangi karara vardınız?
Vak’ayı adiyeden sayıp önemsemediniz demek.
Öyle ise siz her şeye müstahak olmayı hak etmişsiniz. Ağlamaya ve yakınmaya hakkınız olmamalıdır.
Şimdi de olayların önemli bir tarafını oluşturan okuyucuya soruyorum.
Ey Hürriyet okurları! Okuduğunuz gazetenin patronu ve yöneticileri hükümet ilişkilerini iyi götürmek amacıyla yayıncılığı doğru haber, dürüst gazete olmaktan saptırıp, çıkar sağlama üzerine kurmuş. Buna rağmen acayip bir pişkinlikle hiç bir şey olmamış gibi size gazete satmaya devam etmek istediğini artık biliyorsunuz.
Ahlak, inanç, hak ve dürüstlük adına siz ne yaptınız ya da yapıyorsunuz?
Hiç mi?
Öyle ise her şey size de müstahaktır. Siz dürüstlüğü, ahlakı, iyiliği ve erdemi cezalandıran okursunuz.
Halka sorduk, okura sorduk, şimdi de politikacılara soralım.
Ey siyaset erbabı?
Basın patronlarından biri, hükümet ilişkilerini çıkar ilişkilerine döndürmüş. Yazılan haberler, yapılan yorumlardan bunu anlıyoruz. Hiç şüphesiz siz de duydunuz. Meseleyi yakından biliyorsunuz. Şimdi soruyoruz:
Türk devletinin vergi gelirlerini çoğaltacağı yerde azaltan, konulmuş vergiyi her mükellefe değil de sadece medya patronu lehine indiren ve böyle yapmakla devleti zarara uğratarak kişiye mali çıkar sağladığı anlaşılan bir hükümet ve uygulaması var. Bu durumda siz ne yaptınız?
Gensoru verdiniz mi?
Halkı uyaracak atılımlarda bulundunuz mu? Durumun düzeltilmesi için gerekirse hukuki süreci başlatacak adımları attınız mı?
Hayır!
Affedersiniz, siz de okur gibi, halk gibi, “bana neci” davranarak, görevinizi yapmıyorsunuz.
Siz de pek çok şeye müstahaksınız.
Hak, adalet ve vicdan denilince akla gelecek bir başka kurum daha var: Dindar kimseler topluluğu. İmam-hatipliler, ilahiyatlılar, tarikatlar, cemaat mensupları ve bunların yayın organları.
Aynı soru size. Siz bu gelişmeler karşısında “Hak’ı tutup kaldırdınız” mı? Yoksa suret-i haktan görünüp, umursamaz mı davrandınız? Hak ve dinî vicdan adına içinizden bir sızı bütün bedeninizi sardı mı? Topluma bu durumu anlatmak için çaba gösterip, tebliğde bulundunuz mu?
Hayır!
Ey din kisvesiyle dolaşanlar! Siz de ötekilere ne kadar benziyorsunuz.
Yok, birbirimizden farkımız değil mi?
İşte biz bunun için kalkınamıyor, bunun için adam olamıyoruz.
Burada temel mesele Emin Çölaşan değil, Çölaşan’ı vuran sebep.
İktidar medya ilişkileri ve çıkar savaşları. Ahlakî duruş.
Ey halk, tüm toplum kesimlerinde dürüst olduğun gün kurtulacaksın!