Çin, android kullanıcılarını yıllardır takip ediyormuş!
Bugün biraz ürkütücü ama bir o kadar da önemli bir konudan bahsedeceğim.
Hani şu her gün elimizden düşürmediğimiz, “Benim özelim özel” dediğimiz telefonlarımız var ya, meğer o kadar da özel değilmiş.
Forbes’in haberine göre Çin, EagleMsgSpy adlı bir casus yazılım sayesinde, Android kullanıcıları yıllarca izlenmiş. Hem de habersizce!
Şimdi, “Ben zaten ünlü değilim, kim beni izlesin ki?” diyenleriniz olabilir. Ama mesele ünlü olmak ya da suç işlemek değil. Senin haberin olmadan, hayatındaki her şeye bir başkasının burnunu sokabilmesi.
EagleMsgSpy: Adı Havalı, Kendisi Bela
Bu yazılım öyle uygulama mağazasından yanlışlıkla indirilenlerden değil. Genelde polisler, birini gözaltına aldığında ya da bir kontrol sırasında kişinin telefonuna bizzat yüklüyorlar.
Yani bir nevi, “Buyur abi, telefonun” dedikten sonra aslında o telefona gizlice bir casus yerleştirilmiş oluyor. Ve sonra o casus orada kalıyor.
Ne yapıyor peki? Her şeyi!
WhatsApp, Telegram, SMS, konum verileri, hatta belki sevdiğin şarkı listesine bile erişiyor olabilirler.
Düşünsene, sen "Acaba o mesajımı okudu mu?" diye düşünürken, bir yerlerde birileri çoktan o mesajı arşivlemiş olabilirler.
İşin daha sinir bozucu kısmı, bu olayın 2017’den beri sürüyor olması. Yani bazı insanlar, 6-7 yıl boyunca her adımlarının izlendiğinden habersiz yaşamışlar. Bunu bilmek bile insana kendini kötü hissettiriyor, değil mi? "Acaba ben de izleniyor muyum?" hissi geliyor insana.
En Çok Kimleri Hedef Almışlar?
Tabii ki öncelikli hedef "savunmasız gruplar" olmuş. Uygur Türkleri, Tibetliler ve Tayvanlılar bu casus yazılımın en çok kullanıldığı gruplardan.
Neden? Çünkü, Çin hükümeti için "kontrol edilmesi gereken" topluluk olarak görülüyorlar.
Yani olay sadece "suçlu takip edelim" kafası değil, doğrudan toplulukları baskı altına almakla ilgili.
Özgürlüklerin ihlâl edilmesinin kitabını yazsalar, ilk bölümde bu yazılımı anlatırlardı herhalde.
Gizli Gizli Takip Edilmek Nasıl Bir His?
Bir an durup düşünelim. Telefonumuzdaki her mesaj, her GPS kaydı, her fotoğraf, bir başkası tarafından izleniyor olsa ne hissederdik?
Muhtemelen "Bu benim hayatım, kimseyi ilgilendirmez" derdik. İşte o kadar basit değil.
Çünkü çoğumuz farkında değiliz. Casus yazılım dediğin şey arka planda çalışıyor, sana hiçbir bildirim göstermiyor, hiçbir işaret vermiyor. Yani "Acaba benim telefonda var mı?" diye sorsak bile, bilemiyoruz.
Düşün ki biri evinin anahtarını alıp kopyalıyor, sonra eve girip kitaplarını okuyor, dolapları karıştırıyor, belki buzdolabındaki ejder meyveli smoothieni içiyor ve sen eve geldiğinde hiçbir değişiklik fark etmiyorsun. Aynı şekilde her şey yerinde duruyor. Ama o kişi, ne zaman canı isterse evine girebiliyor.
Ürpertici, değil mi? Casus yazılım da tam olarak bunu yapıyor.
Sadece Çin’de mi böyle? Tabii ki hayır.
Buradaki olayın farkı casus yazılımların devlet eliyle sistematik şekilde kullanılmasıdır. İnsanların özel hayatına böylesine müdahale edilmesi, bir noktada "dijital diktatörlük" kavramını düşündürüyor.
Herkesin elinde bir telefon var ve hepimiz onun "güvenli" olduğunu sanıyoruz. O kadar da güvenli değilmiş!
Ne yazık ki dijital dünyada “güvende olmak” diye bir şey pek kalmadı.
Kimi şirketler bizim verilerimizi reklam satmak için topluyor, kimi devletler bizi "gözlem altında tutmak" için.
Ve biz kullanıcılar da sadece "Kabul ediyorum" butonuna basıp geçiyoruz. Halbuki her "kabul ediyorum" demek, bir kapıyı daha açmak demektir.
Unutmayın, gerçek hayatta “Arkamdan biri mi geliyor?” diye bakındığımız gibi, dijitalde de arkamızı kollamamız lazım. Arkanız sağlam olsun!..
--------------
NOT: “Siber İstihbarat / Kapımızdaki Siber Tehlike” tüm kitapçılarda.