Baltık Denizi’nde kesilen kablolar: Hibrit tehdit mi, denizcilik kazası mı?
Bazen dünya gündemi bir dedektiflik romanını aratmayan olaylarla şekilleniyor. Baltık Denizi’nde Finlandiya-Almanya ve İsveç-Litvanya arasında uzanan iki kritik deniz altı kablosunun kesilmesi, tam da böyle bir hikâye.
İlk bakışta teknik bir arıza gibi görünen durum, daha derin bir okuma yaptığınızda uluslararası siyasetin, hibrit tehditlerin ve güç gösterilerinin sahnesine dönüşüyor.
Gizemli gemi: Yi Peng 3
Olayın merkezindeki şüpheli, Çin’e ait Yi Peng 3 isimli yük gemisi. Rotası; Rusya’nın Ust-Luga limanından, Mısır’daki Port Said’e kadar uzanıyor. Geminin yolu, Baltık Denizi’nde kritik iletişim hatlarının kesildiği noktalardan geçiyor. İsveçli yetkililer, geminin hareketlerini mercek altına almış durumda. Bu tablo akıllara birden fazla soru getiriyor. Kablolar gerçekten kaza sonucu mu koptu, yoksa planlı bir sabotaj mı?
Geçmişte benzer olayların yaşandığını da unutmamak lazım. 2022’de yine Çin’e ait bir geminin çapası, Finlandiya ile Estonya arasındaki bir doğal gaz boru hattına zarar vermişti. Olayın kaza mı yoksa kasıt mı olduğu açıklığa kavuşmadı. Görünen o ki, Çin’e ait gemiler Baltık Denizi’nde sıkça kazalara ya da “tuhaf olaylara” karışıyorlar.
Baltık Denizi’nde durgunluk yok
Yaşanan olay, bölge ülkelerinde bir kez daha “hibrit savaş” kavramını gündeme taşıdı. Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un şu sözleri dikkat çekici: “Kimse bu kabloların kazara kesildiğine inanmıyor.” Aslında haklı olabilir. Baltık Denizi, jeopolitik açıdan bir satranç tahtası gibi. Rusya, Çin, Avrupa Birliği ve ABD, bu sularda hamle yapmaktan çekinmiyorlar. Pistorius’un dediği gibi, bu durum bir hibrit saldırının parçası olabilir mi?
Hibrit tehdit, çağımızın savaş konseptlerinden biridir. Fiziksel saldırılarla siber eylemler birleştirilerek, bir ülkenin altyapısı çökertiliyor, güvenliği tehdit ediliyor. Bu olay, büyük ölçekli bir hibrit saldırının ön hazırlığı olabilir mi? Ya da basit bir denizcilik kazası mı? Soruların yanıtı hâlâ belirsizliğini koruyor.
Finlandiya ve Almanya’nın tepkisi
Kabloların kesilmesi, yalnızca teknik bir arıza olarak kalmadı; bölgedeki ülkelerde endişe dalgası yarattı. Finlandiya ve Almanya, olayın ardından yaptıkları ortak açıklamada, “derin endişe” duyduklarını ifade ettiler. Kablolar, sadece veri iletişimi değil, ekonomik faaliyetler ve ulusal güvenlik için de kritik öneme sahip. Finlandiya’daki Cinia şirketi ve İsveç’teki Telia gibi firmalar, kesintinin iletişim ağları üzerinde ciddi baskı yarattığını açıkladılar.
Hasarın arkasında ne var?
Kabloların neden koptuğu konusunda kesin bir bilgi henüz yok. Deniz altı kabloları, genellikle balıkçı ağları, çapalar veya doğal afetler nedeniyle zarar görürler. Uzmanlar, olayın bir “tesadüf” olmadığı görüşünde birleşiyorlar.
Finlandiya Güvenlik ve İstihbarat Servisi’nin (SUPO) açıklaması, temkinli bir üslupla dikkat çekiyor: “Her yıl 200’den fazla deniz altı kablosunda hasar meydana gelir, ancak C-Lion1 daha önce hiç kopmamıştı.” İfadesi bölgedeki hareketliliği daha da düşündürücü kılıyor. Eğer bir test yapılıyorsa, bu sadece bir başlangıç olabilir.
İnsanlığın dijital omurgası
Hepimiz internetin, dijital çağın bir parçasıyız. Fakat bu çağın bel kemiği, gözle göremediğimiz, okyanusların altından geçen kablolardır. Bir deniz altı kablosunun kesilmesi, küresel çapta veri akışını kesintiye ve uluslararası iletişimi sekteye uğratabilir. Günlük hayatta bunun etkisini hissetmiyor olabilirsiniz ama büyük ölçekli bir kesinti, ekonomik bir çöküşe kadar uzanabilir.
Baltık Denizi’nde yaşananlar, dünyanın dijital altyapısının ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Belki de daha büyük ölçekli bir hibrit savaşın habercisidir.
Sorular ve şüpheler
Yi Peng 3, gerçekten bu olayın faili mi? Çin, bu gemiyi kasıtlı olarak mı kullandı? Rusya, Baltık Denizi’nde yeni bir strateji mi deniyor? Sorularının yanıtını zamanla alacağız. Ama şurası kesin: Baltık Denizi’nde yaşanan bu olay, uluslararası arenada yeni gerilimlerin kapısını aralamış durumda. Belki de modern çağın en sessiz ve derin savaşlarından biridir.
Okyanusun altındaki kablolar, sadece veri taşımıyor; bir güç mücadelesine sahne oluyorlar.
Baltık Denizi sakin görünebilir ama derinlerinde fırtınalar kopuyor. Fırtınanın etkileri yalnızca Avrupa’yı değil, tüm dünyayı sarsabilir.
…
Not: “Siber İstihbarat / Kapımızdaki Siber Tehlike” çok yakında tüm kitapçılarda