“APO ve Siyasal Alevilik”
Yaklaşık 26 yıl önce yakalanan ve idam edilip edilmemesi ile ilgili olarak siyasette ve toplumda derin görüş ayrılıklarının oluşmasına sebep olan Öcalan son birkaç aydır yeniden gündemde. Enteresan olan bu derin görüş ayrılıklarının çoğunluk tarafının en büyük lokomotifi olan ve APO’nun idamı konusunda en hassas olması beklenen siyasi partinin, af ve diyalog tarafının başını çekmeye başlamış olması.
AKP hükümetleri 22 yılda 22 ayrı strateji ile ortaklarını da değiştirerek bir şekilde hayatta kalmayı başardıkları için aslında bugün geldiğimiz yeni noktada da çok zorlanmayacaklardır. Tek sorun bu sefer aynı anda ekonominin de freni boşalmış şekilde yol alması.
Yani bu keskin strateji değişiklikleri konusunda bir alışkanlık o tarafta uzun süredir var. Ama bunların hepsinin rıza kaynağı olan ekonomi artık ikna kabiliyetinde değil. Belki de o sebeple bu sefer konu hakkında itirazın en yüksek perdeden gelmesi muhtemel olan kanat üzerinden yürünüyor. Durum bir “devlet aklı” şeklinde sunuluyor. Etrafımız bir ateş çemberi, tespiti üzerine “Dış güçler de bizim bu ateş çemberi içinde helak olmamızı istiyor” şeklinde bir söylem geliştiriliyor. İç cephe tahkim ediliyor şeklinde de tanımlanabilir elbette bu geldiğimiz nokta.
Ben de bu noktanın kabulü üzerinden bir soru sormak istiyorum burada. Bugün yaşanan zinhar bir barış süreci değil diyenler sürecin adını da koydular mı mesela. Eğer bu isim bir teslim süreci olacak ise bazılarının söylediği gibi, Öcalan ev hapsi adı altında bir malikaneye mi transfer olacak? Yine o bazılarının söylediği gibi, karar çoktan verildi mi?
Bunları söyleyen bazıları aslında daha önce FETÖ hakkında attıkları sloganların ardından bu gün FETÖ’yü bitiren ekipte de kendilerinin olduğunu söyleyecek kadar pişkinler o bakımdan sürecin sonunda yaşanacak her türlü sorunu da aynı pişkinlikle karşılayabilir, tereyağından kıl çeker gibi durumdan kurtulabilirler.
Başka birileri kozmik odalardan elde edilen bilgileri demokrasi için yapmıştık tüh diye geçiştirdikleri gibi geçiştirebilirler. Neticede aldanmanın maliyeti “Allah affetsin” seviyesinde bir şeylere denk geliyor Türkiye’deki siyaset açısından.
Oysa iç cephenin tahkim edilmesi açısından böyle bir hamle çok önemli idiyse ve bunu yapmak bu zamana kadar gerekmemiş ise ortaya birkaç soru çıkar. Mesela ayakkabı numaralarına kadar bildiğimiz bu teröristlere yenileri mi eklendi ki hala bizim için bir güvenlik tehdidi teşkil ediyorlar? Ya da Suriye’de olup bitenler, daha önce Irak’ta olup bitenlerden hangi açılardan farklıdır ki biz bu sürece mecbur kaldık? Madem böyle bir sürecin yaşanması artık ülke güvenliği açısından mecburidir o zaman Türkiye söylendiği kadar güçlü değil midir? Ya da mesela Öcalan eğer çıkıp meclise de gelip bir konuşma yaparak silahları bırakma çağrısı yapmazsa nasıl bir gelecek bizi beklemektedir?
Eğer mesele Öcalan ve temsil ettiği söylenen Kürt halkı ise; ilk görüşmenin ardından görüşmeye giden DEM Partililerin aktardığı açıklamalarda yer alan, Suriye meselesine benzer bir gelecek riskinden bahseden argümanlardan bizlerin ne anlaması gerekir?
Elbette bu sorunların hepsi çok önemli ama bir de böyle bir süreci Millet ittifakı ve veya bileşenleri sadece ima etmiş olsalardı ne olurdu sorusu var tabi.
İşin APO gibi bir teröristle diyalog kurulmasını gerektirecek kadar büyük bir risk taşıdığını, devlet aklının da o sebeple böyle bir hamle yaptığını, kabul ederek bir başka soru daha sorabilirim sanırım burada. Aynı devlet aklı iç cephede birlik ve beraberlik konusunda bu kadar hassas iken neden “Siyasal Alevilik” diye bir ifade ile meseleyi mezhep ekseninde bir ayrışmaya götürmeye çalışanlara karşı neden bir tedbir akla gelmiyor acaba.
Bunu söylediğimiz anda şöyle itirazlar da duyuyoruz elbette. “Efendim biz Alevi demiyoruz siyasal Alevi diyoruz.” Bu argümanı da Siyasal İslamcı ifadesine dayandırıyorlar. Birincisi size siyasal Sünni denmiyor, o sebeple bu argüman yanlış. İkincisi İslamcı kelimesine bile uzun süre karşı çıkan çoğunluk Müslüman, nasıl olduysa son dönemde İslamcı ifadesini tercih etmeye başladı. İnsanın aklına “Size Müslüman olmak yetmiyor mu da kendinizi İslamcı diye tanımlıyorsunuz” demek geliyor.
Elbette bu Siyasal Alevilik tanımlaması ile Alevilerin İslam dışı olduklarını da bir şekilde cümlelerine gizliyorlar, ama asıl soru yukarıdaki mesele ile ilgili olanı. Yani bugün APO üzerinden diyaloğu göze alıyoruz ve adına iç cephe tahkimi diyoruz. Ama Alevilerle bir diyaloğa gerek duymuyoruz öyle mi?..