Ampul patlatıyorlar!

Ak Parti'nin, taşıma suyla değirmen döndürmeye bile mecali yok... Milliyetçi Hareketçiler'in 18 Şubat'taki Ankara çıkarmasına bakın, bir de Ak Parti'nin, devletin bütün imkânlarını seferber ederek Ankara Arena'da başlattığı referandum kampanyasına...

Belki akılınıza geliyordur, Milliyetçi Hareketçiler, referandum vesilesiyle kendilerini bütün partilere anlatma imkânı da buluyorlar. (Balgat/Saray MHP'si ile Milliyetçi Hareketçiler'i karıştırmayalım!)

Referandum Türkiye'yi uyandırıyor.

Referandumda anayasa değişikliği oylanmıyor; Türkiye'nin bekası oylanıyor. Ne yazık ki, ülkemizin çökertilmesi kapısını aralayan, yaptıklarını havsalanızın bir türlü almadığı o yakından tanıdığınız zat. Çok ama çok acı. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Desteklediği zatın asıl emellerini bildiği ve geçmişte bildiklerini defalarca dile getirdiği hâlde, iç muhalefetin hareketiyle sırf koltuğunun kayacağını anlayınca 180 derece dönüp "muktedir"den yardım sağlayan ve bunun karşılığında, Türkiye'nin evrileceğini, giderek eriyeceğini ve -Allah korusun- kapanın elinde kalacağını bile bile Türkiye'yi badireye sürükleyen zat, "günahlarının" ağırlığı altında kalacağını hiç aklına getirmiyor mu!

"Tek adam"ın teslim aldığı ülkelerde neler olduğuna bakın, Türkiye'de neler olacağını anlayın. Bunları, sizi dehşete düşürmek için yazmıyorum, gerçeği görün diye yazıyorum!

Kuvvetler ayrılığının yok edilmesini, yani bütün icraatın, bütün mahkemelerin tek kişiye bağlanmasını, hata ederse hesap sorulamaz olmasını, denetim mekanizmalarının felce uğratılmasını bir tarafa bırakıyorum, sadece oylanacak anayasa maddelerinin 16'ncısına bakın. Türkiye'nin idarî yapısını düzenleyen 123. maddeyi değiştirdiler, 16. maddeye adını koymadan yedirdiler. "Cumhurbakanı=Başkan" bir kararnameyle Türkiye'yi eyaletlere ayırabiliyor!

Ve kimse "Türkiye'yi bölme yolunu açıyorsun," diyemiyor. Hâkim de kendisi, savcı da... Hesap soran da kendisi, hesap veren de. Kim kimi denetleyecek ki... Biz kendi elimizle, Batı'nın Şark Meselesi'ni hallediveriyor, Türk'ü öz yurdunda "parya" kılıyor ve sonunda, eğer yolları da tıkamazlarsa;, Orta Asya'ya doğru gerisin geri dönüyoruz! Gidene kadar nüfus kalırsa!... Mesele bu kadar ciddî!

"Tek Adam" yapılmak istenen zat, 29 Mart 2013'te, CNNTürk'te gazetecilerin karşısına oturmuş, milyonların gözünün içine baka baka ne demişti:

"Gelelim bizim şanlı tarihimize: Osmanlı'ya baktığımız zaman o güçlü Osmanlı'da meselâ; Lazistan eyaleti var, Kürdistan eyaleti var, iniyoruz güneye aynı şekilde orada eyalet sistemleri var. Niye? Osmanlı güçlü, oralarda çekinmeden rahatlıkla bunları vermiş. Bu konuda benim söylediğim şu: Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır."

(Ya güçsüz olursa!... Osmanlı, tebaasına Türk'ü anlat(a)madı, manasını idrak ettir(e)medi, unsurları asabiyet içine sokamadı, her biri Osmanlı'nın zevale döndüğü anda -İbn Haldun gibi, "ihtiyarlama çağı"nda da diyebiliriz, koptu gitti.)

Başkan olmak isteyen zatın 36 dilimli Türkiye sevdasını biliyoruz. Daha önce bu dilim 27 idi. 1993'te söyledikleri:

"Şu an Türkiye Cumhuriyetinde 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. 'Türkiye Türklerindir' gibi tezler yanlıştır."

(Lütfen, Ankara temsilcimiz Ahmet Takan'ın 3 Şubat 2012 tarihinde çıkan yazısını girip okuyun! "Allah'ım! Neoluyoruz!..." dememeniz mümkün değil.)

Balgat MHP'si, 1993'te söylediklerinden o zatın döndüğünü, eyalet istemediğini iddia edebilir mi?! Devre devre sözünü tekrarlamaktan ve üstelik pekiştirmekten çekinmemiştir.

***

Dün Meral Akşener, İstanbul Avcılar'daydı. Avcılar Belediyesi CHP'de. Bu sayede salon bulunabiliyor.

Avcılar'ın merkezinde, Belediye Başkanlığı'nın yakınında Barış Manço Kültür Merkezi var. Salonu Vatanseverler Derneği, konferans için Belediye Başkan Handan Toprak Benli'den rica etti, Meral Hanım ancak konuşabildi. Salon çok kalabalıktı ve sıcaktı... İnsanlar boğulacak gibiydi... Meral Hanım bir manevrayla kalabalığı dışarıya davet etti... Kültür merkezinin hemen ardı ve yanı iki ayrı park... Dışarıda da, içerinin birkaç misli kitle bekliyordu.

Pazar günü olmasın rağmen, Avcılar Belediye Başkanı Handan Benli makamındaydı. Sonra neden makamında olduğunu da açıklardı. Seçmen kayıtlarını takibin son günü idi. İlçede, kayıtlarını kontrol etmek isteyenlere yardımcı olmak için komiteler kurulmuş, onlara nezaret ediyordu, Meral Hanım, salona geçmeden önce Handan Hanım'la makamında görüştü. İki ayrı parti, iki yarı politika ama hedef bir: Tek bayrak, tek vatan. Ülke birliği için ikisi de "hayır" kampanyasını doludizgin yürütüyorlar. Nezaket görüşmesinden sonra Meral Hanım kültür merkezine geçerek konuşmasını yaptı ve R. T. Erdoğan'a meydan okudu, "Sen de, bırak forsu benim gibi, devletin imkânlarını kullanmadan 'evet' için sokağa çık da görelim. Var mı cesaretin!" dedi. Kendilerin nasıl ampul patlattıklarını anlattı.

Meral Hanım'ın konuşmasını, haber olarak okursunuz, Zaten çoğunuz, internette takip etmişsinizdir.

Meral Hanım'a "Ev yakınlığına buyurun." diyecektim... Evde hazırlık yapılmıştı ama çok kalabalıktı. Konuşmaya geç başlamıştı, yorgundu. Kırmak istemeyebilirdi. Onun için söylemedim. Burada, Meral Hanım'ın, davetin baki olduğunu bilsin istedim.

Yazarın Diğer Yazıları