Aldakçılar!

“Aldakçı”, Orta Asya Türkçesinde sık kullanılan bir kelimedir. Hemen anlamışsınızdır. “Aldatıcı”nın karşılığı... “Aldamcı” da geçer. Orta Asya Türkçesi, bize sanıldığından daha yakındır. En uzak görünen Kazak ve Kırgız Türkçesinde, iki sesin değiştiğini bilseniz Anadolu’nun öz Türkçesiyle konuştuğunuz hissine kapılırsınız. İki ses y ve ç’dir; y > c(j), ç > ş olmuştur. Moğalcanın etkisini unutmayalım. (Şunu da söyleyeyim: Uzak gördüğümüz Kırgız Türkçesi, söz diziminde Anadolu’ya daha yakındır. Özbekistan Türkçesinde Farsçanın etkisi fazla hissedildiği için bazı bölgelerde zorlanabiliriz. Ama Harezm’e, Semerkand’a gittiğinizde sanki Türkiye oralara taşınmış zehabına kapılırsınız. “Neden?” diye sormayın; günlerce yazmam gerekir. Biraz araştırın sebebini bulursunuz.)
Aldakçı veya aldatıcı... İki kelimenin de kökü “al”dır. “Al” nedir biliyor musunuz; hile... Eski Türkçede “al” ve “al” dan türemiş kelimeler sık kullanılır. Biri “alda” kelimesidir.
Meselâ Büyük Kaşgarlı Mahmut’un “Divanü Lügati’t-Türk” ünde yer alan şu dörtlükte vardır:
“Kudruk katığ tügdümiz / Kenrig üküş ögdümiz / Kemşip atığ tegdimiz / ALDAP yana kaçtımız.” ( “Kuyruğu sıkı düğümledik. Tanrı’yı çok övdük. Gemi çekerek atı üzengiledik. Aldatarak yine kaçtık.” )
Orta Asya ile sık temasım olduğu için, aldakçı çok duyduğum bir kelimedir. Bazen dilim dolanır, aldatan kişi için “aldakçı” deyiveririm!
Başta “Saraydaki Zat” olmak üzere bu hükûmet aldakçı... Yandaş gazetecileri de “Karun” etmişler, istediklerini yazdırıyorlar.
En acısı “din”le aldatmaları... Acaba Diyanet İşleri Başkanlığı, Kayseri’nin Talas ilçesinde, bir camiye, kilise gibi, masa dizdirip AKP’li belediye başkanını konuşturan Talas Müftüsü hakkında bir soruşturma açacak mı?
Ve Yargıtay Başsavcısı, AKP hakkında şimdi ne yapması gerekiyor?
Din açık açık siyasete âlet edildi mi, edilmedi mi?
Tamam, cami toplanma yeri, cem olunma yeri... Meşveret edebilirsin; ama dini kullanamaz, insanların aklını karıştırıp oy alamazsın.
PKK’nın hemen yarın silâhı bırakacakmış gibi konuşmalarına ne dersiniz!
Recep T. Erdoğan, dün, yine bir yurt dışı gezisi için havaalanına gittiğinde söyledi:
“Şu anda, özellikle de 6-7 Ekim olaylarından sonra mevcut gelişmeler sözde değil, özde olmalı. Temennim odur ki burada silahsızlanma konusunda atılacak adımlar ülkemizin huzuru için, ülkemizde vatandaşlarımızın çözüm sürecinden beklentilerine cevap konusunda önemli bir adım olacaktır. Tabii bunu beklemek halkımızın hakkı olduğu kadar bizim de idealimizdir. Şu anda bu konuda atılacak adımları hassasiyetle takip ediyoruz.”
Kendisine bey’at edenleri, ilâhlaştıranları, basireti bağlananları kandırabilir ama gerçekleri görenleri, mantık yürütenleri kandıramaz. PKK’nın başlarından M. Karasu önceki gün “Ne silâh bırakması!” demedi mi? PKK’lılar, AKP’lilerden daha dürüst.
Sözümü Türk’ün adını yücelten Kaşgarlı’nın verdiği dörtlükle bitireceğim:
“Özgerdi zaman küymeli, / Parasattı oy siyredi, / Estini esikke süyredi, / Bilimsiz zulım başsı bop.” ( “Değişti zaman arabası, / Ferasetli fikir azaldı, / Akıllıyı kapıya sürükledi, / Bilgisiz zalim lider olunca.” ).
Yorum sizin!

Yazarın Diğer Yazıları