Adliyenin kapatılmasını isteyen bir avukat!
Siz bir avukatın bir adliyenin kapatılmasını istediğini hiç duydunuz mu?
Bir avukat adaletsizlikten o kadar yüreği yanmış ki, Adalet Bakanlığı'na, bir il adliyesinin kapatılması için dilekçe yazabiliyor.
Bu avukat öyle sıradan bir avukat değil... "Ergenekon" kumpasında eziyet çektirilmiş, hapse atılmış ve bu hengamede yakalandığı hastalık yüzünden operasyonlar geçirmiş, geçici olarak konuşma kabiliyetini yitirmiş, ama azminden hiçbir şey kaybetmeyerek haksızlıklarla mücadelede, asla geri kalmamış bir şahsiyet...
Adı Yusuf Erikel... Uyduruk "Ergenekon" davasında, 10'a yakın müvekkilini savunurken, kumpasçı hâkimlerin hışmına uğradı ve içeri atıldı. Silivri'de tutulduğu sırada, ölümcül hastalığa yakalanınca, kumpasçılar, nasıl olduysa salıverdiler.
Üç yıl hastalıkla boğuştu. Konuşamıyordu bile. Uzun tedavi neticesinde sağlığına kavuştu, konuşma kabiliyetini kazandı.
Onun nasıl bir kararlılıkla davasını savunduğu bilindiği için peş peşe davalar gelmeye başladı. Ancak "yeni dönem"de, başka hâkim türleriyle karşı karşıya geldi. Hep yokuş yukarı çıkmak zorunda bırakıldı. Davaları bir türlü neticelendirmeyen, yanlış kararlar veren hâkimlere karşı büyük mücadele başlattı. Sonunda, mücadelesini kamuoyuna mal etmek için bir bildiri yayınladı.
Yusuf Erikel'un "adalet arama" bildirisi "Türk Milletinin Dikkatine... Tüm adliye camiası ve Barolar Birliği başta olmak üzere tüm baroların ve meslektaşlarımın dikkatine..." diye başlıyor.
Yusuf Erikel, bildirisinin girişinde, "Her Avukat gibi zaman zaman karşılaştığımız olaylar sonucu adliyede cübbemizi yakacak ve bu mesleği bırakacak noktaya geliyoruz." diyor ve "adalet yangısı"nı şöyle satırlara döküyor:
"Verilen kararlar, hâkim ve savcıların ne yüzünde ne ruhunda en ufak hassasiyet yaratmadığı gibi âdeta 'Ben bildiğimi derim... Sen git itiraz et, temyiz et' keyfiliği yüzünden hukuk muammaya dönüyor, mesleğin itibarı ve hukukun şerefi yerlerde sürünüyor."
Yusuf Erikel'in bir Anadolu ilinde davası var... Kendisi İstanbul'da... Dava bir türlü sonuçlandırılmıyor, "Bugün git, yarın gel!" der gibi keyfi olarak sürekli erteleniyor.
Erteleme, karşı tarafa avantaj sağlama anlamına gelmediğini kimse iddia edemez.
Yusuf Erikel, bildirisinde, "adalet" hususunda Hz. Peygamber'den ve M. Kemal Atatürk'ten örnekler veriyor. Adalet ve insanın şerefi üzerine hadis-i şerifleri bilirsiniz.
Mustafa Kemal de, haksızlık edilen ve rüşvet alınan bir vergi dairesinin kapatılmasını yerinde bulmuş ve kapatan yetkiliyi milletvekili yapmıştır.
Adalet Bakanlığı'na, haksızlık eden il adliyesinin kapatılması için verdiği dilekçesinde, kumpas dönemini hatırlan Av. Yusuf Erikel, öyle bir örnek veriyor ki, Bakanlık artık gereğini yapma ihtiyacı duyacaktır:
"Hâkimler, savcılar vatandaşa karşı aşağılamalara girişmesinler. Böylece 'Biz hâkimiz, savcıyız, şuyuz buyuz ve bize bir şey yapamazlar.' mantığındaki Zekeriya Öz adlı ş...sizin üslubuna çağrışım yapan bir üsluptan uzak dursunlar!"
Bir avukatın "adalet" için çığlığını okudunuz!