Adamların İslâm anlayışına bakın!
Bir siyasîmiz dar-ı bekaya irtihal etti. Ardından "İslâm" adına öyle şeyler yazılıyor ki, insanın havsalası almıyor. "İmam hatipler kapansın, dedi, öyleyse o cehennemliktir!" havasında yazanlar bile var.
Her deprem sonrası birileri "İslâm" adına ortaya çıkıyorlar, "Zina etmeselerdi böyle olmazdı." diyorlar.
Bir örnek metin alacağım. Dün cenazesi kaldırılan siyasî için yazılanları okurken siz de dinimiz adına dehşete düşeceğinizden şüphem yok:
"Bir tâğut daha hesap vermek üzere, sevdiği dünyasını terk etmek zorunda kaldı. İslâm'a düşmanlığıyla tanınan ...a da kalmadı dünya; kimseye kalmayacağı gibi. Şu sözünü unutmadık: 'Siyasi hayatıma mal olsa bile, Kur'an Kursu ve İmam Hatipleri kapatacağım' diyordu. İşin acı tarafı; Cenazesi,… Kur'an Kursu veya İmam Hatip'ten yetişmiş bir imamın (daha doğrusu, namaz kıldırma memurunun) imamlığında, nefret ettiği camiden kaldırılacak. / Nasıl atalarının ölüsü, herhangi bir camide cenazesi kılınmadan kaldırıldı ise, bunun gibiler de hayatlarında camiye gelmedikleri gibi ölülerini de camiye yaklaştırmamak gerekir. Laik olarak yaşa, müslüman gibi gömül; bu sahtekârlığa rıza gösterilmemeli. Cami görevlileri kendilerine düşman olanlara rahmet duası yapacak kadar şahsiyetsiz olmamalı. Cami cemaati de kendi haklarından çok daha büyük olan ümmetin ve dinin hakkını hesaba katarak, 'helâl olsun!' dememeli. 'Nasıl biliyorsunuz?' diye sorulunca, tâğutu reddetmesi gereken müslümanlar, tâğutu nasıl biliyor ve reddediyorlarsa öyle cevap verip reddetmeliler... Zâlimler için yaşasın Cehennem!"
Hâlbuki devlet yöneten zat, merhumu "her davetlerine icabet ettiği" için övmüş, şükran borcu olduğunu söylemişti. En "imam hatipli" zat "cehennemlik" kişiyi över, şükranlarını bildirir miydi? (Bir başka tuhaflık... Devleti yöneten zat, merhumu "davetlerine icabet tetiği" için övüyor. Hâlbuki merhum devleti yönetenlerdendi. Hizmetlerinden, belki keşke yapmasaydı, diyebileceğimiz kusurlarından bahsedebilirdi. Hayata veda ettiği için Peygamber Efendimizin "Ölülerinizi hayırla yad ediniz." hadis-i şeriflerini dikkate alarak "kusurları" üzerinde de durmazdı.)
Geçmişte bir gazete başlık atmış: "Deprem geliyorum diyor". Siz bu haberi nasıl anlarsınız? Fay hattından bahsediyordur, ilim adlarının açıklamasına yer veriyordur, ara ara sallanmaları kastediyordur... Hiçbiri değil. "Hadis"i hatırlatıyor:
"Hz. Ömer (r.a.)'in halifeliği döneminde bir deprem oldu. Halk çok korkmuştu. Depremden sonra Hz. Ömer (r.a.) halkı topladı. Minbere çıkıp, hutbe okudu. Hutbede şu hadis-i şerifi nakletti: 'Yerin zelzelesi iki şeyden olur: 1. Zinanın yaygınlaşmasından, 2. Zulmün artmasından...'"
Bir sitede biri bu "hadis"i hatırlatıyor. Bir başka üye yazıyor: "O zaman her yerde zelzele olması gerekir, bu şekilde algılamamak gerekir. Enkazların altında aileler var çocuklar var; zina yapanlar yok gördüğümüz kadarıyla. RABBİMİZ hepimize akıl fikir versin…"
Peygamber Efendimizin oğlu İbrahim'in vefatında güneş tutulmuştu. İnsanlar güneş tutulmasını vefata bağlayınca Hz. Peygamber ashabına şöyle der: "Güneş ve ay; Allah'ın kudret alâmetlerinden ikisidir. Bir kimsenin vefatı veya birinin hayatı sebebiyle tutulmazlar..."
Zina yüzünden deprem oluyor demenin mantığı var mı?
(Not: Zina-zelzele bağlantılı "hadis"i iki müfessire, Prof. Dr. İsmail Yakıt ve Ali Bulaç Beylere sordum. Her ikisi de "uydurma" dedi.)
(Prof. Dr. Burhan Kuzu'yu kaybettik. Eski dostumuzdu. Allah rahmet eylesin.)