Adaletin yeni kapısı!

Kemal Kılıçdaroğlu, çabalıyor... Yetişebildiği yere kadar koşturuyor.
AK Parti de çalışıyor, demiyorum. Her şey ellerinde zaten.
MHP mi? Statükocuların çalışmasına gerek yok; AK Parti var nasıl olsa.
Kılıçdaroğlu, iki gün önce TV yöneticileriyle bir araya gelmişti.
CHP'nin bir kesiminin -Kılıçdaroğlu da dâhil- HDP ısrarını anlayabilmiş değilim. HDP hiçbir surette "parti" sayılamaz ve HDP'yi gönendirecek hiçbir hareketin yanında olunamaz. HDP'yi, tabir caizse, adam yerine koymak demek, daha fazla şehit demek, daha fazla iç karışıklık demektir.
Kılıçdaroğlu'nun, HDP'yi "parti" sayması hâriç, diğer bütün açıklamalarını önemsiyorum. Diyor ki: "Adlî yıl açılışının sarayda yapılması çok yanlış. İktidarın Yenikapı ruhundan anladığı, siz sesinizi çıkarmayın biz istediğimizi yapalım. Bizimse Yenikapı'dan anladığımız bu değil. Yenikapı ruhu demokrasi için ortak payda çıkarmak olmalı. Yargıçların Erdoğan'ı ayakta alkışlaması kara bir tablo."
Ak Parti, çok güzel fırsatlar yakaladı. Yenikapı için, iktidar gazetelerinde "Yeni Kapı" (Yeni bir eşik, yeni bir başlangıç) diye başlıklar atıldı. Bu hava çok rahat devam ettirilebilinirdi. Ettirilmiyor, ettirilmek istenmiyor.
Neden her şeyde "Saray" ısrarı?
Şu gerçek ki, 15/16 Temmuz Darbe Teşebbüsü'nün önüne, kimse değil, Recep T. Erdoğan geçmiştir. Sabaha kadar hepimiz hâdiseleri takip ettik. R. T. Erdoğan öncesi ve sonrası gelişmeleri de biliyoruz. R. T. Erdoğan CNN Türk'e bağlandı ve halka, "Meydanlara çıkın!" dedi. Sonra halkın kurtardığı Atatürk Havaalanı'na indi ve iki damadının arasında sözünü tekrarladı. (İki damadı da kutluyorum burada. Babalarını ölüm pahasına yalnız bırakmadılar. Oğlu Bilal de oradaydı. Belki diğer oğlu da. O an görüntüde yoktular.)
Halk, onun çağrısı üzerine Türk bayraklarıyla korkusuzca silâhların üzerine üzerine gitti.
R. T. Erdoğan, her şeye vaziyet etti/ediyor. Zaruret olmadan ortaya çıkmasına, her şeye karışmasına gerek var mı? Anayasa'ya uygun partiler üstü durumda kalsa, insanların tedirginliklerini çok rahat giderilebilir. Ne gereği vardı hâkimleri Saray'da toplamaya; onları alkışlamak, ayağa kalkmak zorunda bırakmaya...
OHAL, bir sihirli değnek... TBMM'ye gitmeye, diğer partilerle istişareye gerek duyulmuyor. Her şey oldubittiye getiriliyor. Kılıçdaroğlu buna itiraz ediyor:
"OHAL uygulaması amacının dışına çıktı. (...) Bu sürece yönelik bazı kırılma noktaları var. Özellikle hâkimler sanıkları tutuklamak zorunda hissediyorlar kendilerini. Aksi takdirde hâkimler FETÖ'cü damgası yemekten korkuyor. Böyle bir atmosferde adalet gerçekleşmez. Türkiye bu atmosferden çıkmalı."
Önüne gelen işinden atılıyor... Tutuklanıyor...
Kırşehir'de açığa alınan biri için, şehrin ileri gelenleri toplanmışlar, en üst makama gitmişler."Bunun hiçbir şekilde FETÖ ile ilişkisi olamaz..." demişler. Üst makam: "Hakkında ihbar geldi. Eğer onu görevden almasak, beni ihbar ederler!" demiş.
Kırıkkale'de, birini, ev kirasını Bank Asya'ya yatırıyor diye, işten çıkarmışlar. Adam, "Bana ev sahibi kiranı bu hesap numarasına yatır dedikten sonra ben ne yapabilirim ki..." diyor.
O kadar çok "adaletsizlik" örneği var ki...

Yazarın Diğer Yazıları