Ziya Gökalp’ı ne kadar tanıyoruz?
Türk Yurdu dergisi, “Vefatının 100. Yılında Büyük Mürşid Ziya Gökalp” özel sayısını çıkardı. (Ekim 2024, Yıl 113, Sayı 446).
Ziya Gökalp’ı hepimiz biliyoruz ama ne kadar biliyoruz? Mesele burada. Onu tanıyabilmek için sadece kitapları okumamız yetmiyor. Onun hakkında özel çalışmaları da okumalıyız. Bu özel çalışmalarda Gökalp eserleriyle didikleniyor, unutulanlar hatırlatılıyor, ilmin ilerlediği çağlara göre, değerler tasnif ediliyor. Fikirler harmanlanarak bir senteze varılıyor.
Ziya Gökalp, Türkçülük ve İslâmcılık arasında gidip gelmiş, Türk’ü ortaya koymuş, etrafını Türkçülük ve İslâmcılıkla sarmalamıştır.
Gökalp 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da doğdu. 25 Ekim 1924’te İstanbul’da hayatını yitirdi. Ziya Gökalp Türk fikir hayatının temel taşlarındandır.
Türk Yurdu’nun genel yayın müdürü Ayşegül Büşra Paksoy, Türk Yurdu’nun son sayısını Ziya Gökalp'ın düşünce hayatına ayırdıkları belirtir ve sebebini açıklar:
“Bu yılın Ziya Gökalp'ın vefatının 100. sene-i devriyesi olması, aradan yüz yıl geçmesine rağmen Gökalp'ın işlediği meselelerin de, fikirlerinin de halen aktüalitesini ve ehemmiyetini korumasıdır. Gökalp, muasırı olan diğer entelektüellerden farklı olarak, fikirlerini ortaya koyarken hep pratik şartlardan hareket etmiştir. Hiçbir fikri, hiçbir projesi zamansız ortaya atılmış değildir. O hep ileriyi görerek, mevcut şartlarda ve mevcut imkânlarla en fazla nelerin başarılabileceğini, hangi hedeflere ulaşılabileceğini düşünmüş ve isabetli hâl çareleri ortaya koymuştur. Bu sayıda işlenen mevzulardan millet ve milletleşme onun birinci derecede uğraştığı meseleler olmuştur. (…) Dün olduğu gibi bugün de Türk milliyetçilerinin öncü kılavuzu mevkiindedir. Ömrü vefa etseydi, daha nice meselede muhakkak ki fikir dünyamızı zenginleştirecekti. Tanpınar'ın dediği gibi, ‘Gökalp çok şümullü bir işti, yarım kaldı...’”
Bu özel sayının “İçindekiler”ine göz attığımızda, derinlikli bir çalışmayla karşılaştığımızı göreceksiniz:
Mehmet Öz: Ziya Gökalp: Doğu ile Batı Arasında Bir Türk Entelektüel.
Hilmi Demir: Ziya Gökalp'ta Millî Sekülarizm ve Din-Devlet İlişkileri.
Seyfettin Erşahin: Ziya Gökalp’ın “Ananevî İslamî” Türk Devletini “Asrî İslamî”ye Dönüştürme Girişimi.
Meryem Çağıl: Ziya Gökalp'ın Din Anlayışında Kültürün Yeri.
Mehmet Akif Okur: Gökalp’lı Asrın Gündönümünde: Tarihî Kırılma, Küresizleşme, Dünyacı Milliyetçilik ve Türk Eli.
Erdal Aksoy: Ziya Gökalp'ın Millet ve Milletleşme Sürecine İlişkin Görüşleri.
Milay Köktürk: Yüzüncü Yılında ‘Türkçülüğün Esasları’nı Yeniden Okumak.
Fahri Atasoy: Türkiye’de Bilim Zihniyetinin ve Toplumsal Bilimlerin Öncü İsmi Ziya Gökalp.
Nuray Karaca: Ziya Gökalp'ın Eğitim Sosyolojisi Üzerine.
Beyhan Zabun: Türkiye'de Ortaöğretimde Sosyoloji Öğretimi.
Nevin Güngör Ergan: Orhan Türkdoğan’ın Ziya Gökalp Üzerine Görüşleri.
Serdar Sağlam: Ziya Gökalp'ın Hazırladığı Sosyolojiye Giriş Kitapları.
Mustafa Yıldıran: Türk Dünyasının Ekonomik Geleceğine Ziya Gökalp'ın Turan Mefkuresi Perspektifinden Bakış.
M. Öcal Oğuz: Ziya Gökalp'ın “Halkiyat”ı.
Nâzım Hikmet Polat: Ziya Gökalp ve Millî Edebiyat Hareketi.
Zeki Gürel: Ziya Gökalp ve Çocuk Edebiyatı.
Ayşegül Büşra Paksoy: Ziya Gökalp'a Göre Kadın ve Aile.
***
İngilizlerin başını çektiği İtilaf Güçleri Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminde İstanbul’u işgal etmişler ve aydınları, komutanları toplayarak Malta adasına sürmüşlerdi. Ziya Gökalp da sürülenler arasındaydı. Malta’ya Gökalp’la birlikte sürgüne gönderdikleri Türkçü hareketin önde gelen ismi Ahmet Ağaoğlu Türk Yurdu dergisinde, Gökalp’ın vefatından sonra çıkarılan özel sayıda yayımladığı makalesinde onun “İslamcılığı”nı vurgular.
“Ziya Türkçü olmakla beraber İslamcı idi. Ziya’yı dinsizlikle itham etmek kadar insafsızlık olmaz. Ziya bir zamanda zuhur etti ki Türk münevverlerinin kısm-ı azamı ya kozmopolit veyahut tamamen lakayt idi. Dinin ehemmiyet-i içtimaiyesini bu münevverlere ilk evvel ilmî usul ile izah eden ve bu münevverleri din ile iştigale sevk eden Ziya’dır. Ziya Türkçülüğü de, İslaâiyetsiz tasavvur edemiyordu. Lisandan sonra dini milliyetin en mühim âmili addeden Ziya İslâmiyet haricinde Türklük kabul etmiyordu.” (Ağaoğlu Ahmet, Türk Yurdu, II. seri, C. I, S. 3 (1340 [1924]), s. 164).
Peşin hükümlü olmayacağız. Türkiye’de fikir hareketlerinin içinde yer alanlar, aralarında çok derin sınırlar çizmişlerdir.
Bu sınırları aşmalıyız.