Zırva te’vil götürmez!
“İnsan kadar alçalabilen de, insan kadar yükselebilen de yoktur.” sözü hadis-i şerif miydi? Aklıma gelmiyor.
Alçalanların söz sahibi olduğu dönemdeyiz.
Ak Parti Yöneticisi Prof. “Türk yoktur.” diyebiliyor. Sonra sözünü te’vil etmeye kalkışıyor ama zırva te’vil götürmüyor.
Adamın Bayburt Üniversitesi’ndeki açıklamasını dinleyin; öyle şımarıkça, lakayt, karşısındakinin bilgisiyle, zekâsıyla alay eden bir edâda konuşuyor ki...
Biz, o Ak Parti Yöneticisi Prof.’un sözüne takıldık kaldık ama öğrencinin bir sorusundan dolayı bu cevabı veriyor ve asıl öğrencinin sorusu üzerinde durulmalıdır:
“Sosyal devlet olmak için çoğunluğu oluşturan bir milletin milliyetçiliğinin ayaklar altına alınması sizce doğru mudur?”
Öğrenci, Başbakan Recep T. Erdoğan’ın Türk milliyetçiliğini ayak altına aldığı konuşmasını kastediyor. “Çokluk” da Türkler... Ülke birliğini isteyen insan tabiî olarak milliyetçidir. Dünyanın her yerinde böyledir.
Ak Parti Yönetici Prof. meselenin farkında ve ustası R. T. Erdoğan’ı savunmak için Türk’ü yok ediyor. Olmayan bir şeyin de milliyetçiliği olmaz zaten! Türk olmadığına göre, Anadolu’nun sahibi kim dersiniz? Ne kadar bölücü varsa odur. O Prof’un sözü buraya geliyor.
Ak Parti Yönetici Prof.’un ustasını savunurken nasıl zırvaladığını okuyalım şimdi:
“Bu ülkede sadece Türkler üzerinden giderseniz bunun masrafı ve maliyeti çok fazladır. Türkiye’yi bölünmenin eşiğine getirirsin. Türkiye’de yaşayan diğer insanları bu şekilde memnun edemezsiniz. Diğer insanları kendine karşı kışkırtmış olursun. Onun için vatandaşlık bağına dayalı yeni bir millet tanımı yapmak çok önemli. Millet mi diyorsun? Al sana millet! Sonuçta milletin ne olduğu, siyasilerin kararı ile içeriği doldurulan bir şeydir. Milletin içeriği, muhtevası, tanımı o siyasiler tarafından yapılmış sonuçta. Sana demişler ki, ’Sen Türksün’. Ne demek Türklük? İşte Orta Asya’dan gelmişsin. Bir bakıyorsun, kaçımızın dedesi Orta Asya’dan gelmiş? Bir sor bakayım gerçekten. Var mı böyle bir şey? O milletin yavaş yavaş zaten etnografyası da işlenmeye başlanıyor. Gerçekten de böyle bir şey. Türk nedir mesela? İsmet Özel’in çok ilginç, çok güzel tahlilleri vardır. Türk dediğin bir sentezdir zaten. Türk diye bir ırk yok.”
Bu sözlerin her birinin cevabı zaman içinde verilmiştir.
Ak Parti yönetiminin kara ruhluları bizlere kitaplar yazdırdı: 1200 Yıllık Sürgün-’Türk Adının Hazin Serüveni (D. Ahsen Batur), Türk’üm Özür Dilerim (Prof. Dr. İskender Öksüz), Türk Adını Silme Planı (Arslan Tekin)... Bu kitaplar niçin yazıldı ve halk nasıl şuurlanmaya başladı... Bir düşünsünler.
“İslâmcı” geçinen zevat, Divan-ü Lügati’t Türk’ün ön sözünü -Kaşgarlı’nın eserini Bağdat’ta Halife’ye takdim ettiğini akıllarında tutarak- döne döne okusun.
Ve cihan fatihi Timur ne demiş:
“Biz ki Melik-i Tûran, Emîr-i Türkistan’ız. Biz ki halkların en kadîmi Türk’ün başbuğuyuz.”
Şimdi bir türkü tutturasım geldi:
“‘Alçaklar’a kar yağıyor üşümedin mi / Sen bu işin sonunu hiç düşünmedin mi...”