YÖRTÜRK'ten bir örnek
Yaşlılarımıza ne kadar sahip çıkıyoruz? Önce ailelerin kendi büyüklerini sahiplenmesi, onların bütün bakımlarını ellerinden geldiğince üstlenmesi gerekir. (İsrâ suresinin 23. âyetine dikkat!) Tabiî imkânı olmayanlar için devletin şefkat eli uzanmalıdır. Sanırım, bakıma muhtaç yaşlılar için, ailenin imkânı yoksa maddî destek sağlanıyor. Ne kadarı yerini buluyor, bilemeyiz. Ama kimsesizler, sokakta yaşayanlar, yakınlarına yük olduğunu düşünüp kahrolanlar... Bunlar için huzur evleri açmak, onlara ihtimam göstermek şart.
YÖRTÜRK’ün çok önemli teşebbüsünden bahsedeceğim. Önce: Sokaktaki yarım, yanık ellerini, kollarını, vücutlarını açarak dilenen insanlarla her yerde karşılaşıyoruz. Bu insanlar, hiç sanmıyorum ki, kendi başlarına üst geçitlere, cami önlerine, köşe başlarına gelip dilensinler... Onları sömürenler olduğu muhakkak. Sabahın erken saatlerinde, herkes işe giderken, akşam dönerken belli yerleri bir gözleyin; dertli dertli yalvaranlar, avuç açanlar, yaralı-bereli insanlar görürsünüz. Suriyeliler bu sıra her yerde... İnsanın içi yanıyor. Ne kadar dilenci varsa, dilenmeye mecbur edilen varsa huzur evlerine yerleştirilmelidir. Çaresizlere yardım için bir yol bulunmalı, kimsenin istismarına izin verilmemelidir.
YÖRTÜRK, Yörük Türkmen Vakfı’dır. Mustafa Tombuloğlu yıllardır bu vakfın başkanlığını yürütüyor. Vakıf, T.C. Kalkınma Bakanlığı Ankara Kalkınma Ajansı’nın desteğiyle Ankara Yenimahalle’de 30 yatak kapasiteli bir huzurevi ve yaşlı bakım merkezi kurdu. Tanıtıcı broşürün başına Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü almışlar:
“Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur.”
(Ara not: Hassas olduğum husus; kim nasıl konuşmuşsa öyle vermek ve sonra açıklamasını yapmaktır. M. Kemal’in irticalen konuşmalarını da incelemiştim. Cümleleri vecizdir; kelimeleri titizlikle seçiyor. Bu metin sadeleştirilmiş, aslını okumak daha etkilidir. Hatırlatayım, dedim!)
Projedeki maksat şöyle açıklanıyor:
“... yaşlıların kendilerini evlerinde gibi, sıradan bir yaşlı değil de bir anne ve bir baba gibi bakılmasını sağlamaktır. Yaşlının ruhsal, sosyal ve fiziki sağlık koşullarının iyileştirilmesi adına bakımının sevgiyle ve profesyonellikle yapılması amaçlanmaktadır.”
Huzur evi kurmaktaki gayelerini sıralarken “b” şıkkında: “Yaşlıların, toplumda pasif konumdan aktif konuma getirilerek, sosyal yaşamda aktif rol almalarının sağlanması...” deniliyor.
Bu gaye, evinde oturan emekliler için de güdülmelidir ve burada, belediyelere, devletin ilgili birimlerine büyük iş düşüyor. Bakıyorum, bazı belediyeler emekliler parkı açıyor... Temiz hava alsınlar ama niye atıl kalsınlar? Bunların fonksiyonları olamaz mı? Birtakım işler yapamazlar mı?
YÖRTÜRK, şimdi huzurevinin eksikliklerin tamamlıyor. Bu tür kuruluşlarda her zaman maddî ve moral desteğe ihtiyaç duyulur. Şu telefonu bir yere not etmeliyiz: 532 256 03 91...