Yönlendirilenlerden misiniz?!

Kaç gündür Koray Aydın Bey’le yollardayım. En son Çanakkale üzerinden Ankara’ya döndük. Yazacak çok şey var. Bugün, sadece, adımın geçtiği bir meseleyi fazla gecikmeden açıklığa kavuşturmak istiyorum.

***


Nazlı Ilıcak köşesinde yazdı:
“Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı sırasında, Cumhuriyet Çalışma Grubu (CÇG) kurulmuştu. Davet edilip ve görüşleri alınan herkesin sesi teybe kaydediliyor, sonra da raporlaştırılıyordu. (...)Bunlardan biri Prof. Erol Manisalı’nın hükümete karşı medyanın sendikaların ve akademisyenlerin nasıl yönlendirileceğiyle ilgiliydi. Manisalı birçok isim verip ’Güvenilir, kullanılabilir, yönlendirilebilir, yararlanılabilir’diye özellikler sıralıyordu. Manisalı’nın referans verdiği kişiler raporunda, Emin Çölaşan, Mustafa Balbay, Arslan Bulut ve Arslan Tekin, ATO Başkanı Sinan Aygün ‘yönlendirilebilir’ notu almıştı. Cumhuriyet, Yeni Çağ, Ortadoğu ve Ulusal Kanal “kullanılabilir” yayın organıydı. Aydınlık dergisi için de ‘istediğiniz her şeyi yayınlar’ diyordu.” (“CÇG ve Basın”, Sabah, 3 Ekim 2012)
2003’te bu gazetede yazmaya başladığımda, ortada hiçbir şey yokken, 28 Şubat örtülü darbesini hazırlayanların, Ak Parti hükûmetine karşı haydi haydi tavır alacaklarını, ihtilâle teşebbüs edebileceklerini yazdım. Sonra bir yazıda, darbe, ihtilâl, muhtıra ne olursa olsun, şiddetle karşı olduğumu belirtmiş ve ağır tenkit ettiğim Erdoğan’a karşı bir hazırlık yapılırsa onunla beraber olduğumu da deklare etmiştim. Yazılarımı bazı siteler alıp yayınladığı için bulup okuyabilirsiniz.
Nazlı Hanım’ın yazdıkları, daha önce gazetelerde çıkmıştı. Erol Manisalı bir rapor vermişmiş. Bilmiyorum. Kendisini tanımam. Eğer rapor onunsa, nasıl bu kanaate vardı? Darbelere kesinlikle karşı olduğumu, darbe olursa mağdurla beraber olacağımı yazdığımı anlaşılan görmemiş.
Şimdi yukarıdaki alıntıyı okuyan, sadece kendim için söylüyorum, farklı kişilerle birlikte hareket ettiğimi, onların yönlendirmesiyle yazdığımı sanabilir. Ustam Nazlı Ilıcak’a bir telefonluk uzaktayız, “Nedir bu?” diye sorabilirdi. (“Ustam” diyorum, hakikatin o “büyük” Tercüman gazetesinin son dönemlerinde örtülü genel yayın müdürlüğünü yaptığı sırada çalışkanlığına hayran olmuştum. Detayla ilgileniyor, pikajları bile okuyordu.)

***


Yine “Ergenekon” dosyalarında çok önemli bir yerde ismim geçiyor. Ama yanlış bir yerde geçiyor. Buna girmeyeceğim. Tartışılmıştı. Bir başka önemli konu... “Ergenekon’un karakutusu” dedikleri Tuncay Güney’in emniyetteki ifadesi... Bugünlerde yine gündemde. Güya o zaman çalıştığım gazete benim vasıtamla kontrol ediliyormuş.
Tuncay, birbirini tanımayan, hemen bütün gazetecileri “kullanılan” kategorisine sokmuş/sokturulmuş. Bu bilindiği için olacak, bu gazetecileri sorguya çağıran da olmamıştır.
Artık taşlar yerine oturmalıdır; işin aslı bilinmeden insanlar suçlanmamalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları