Kerkük, Türk kalacak!
Kerkük’ten gelen bilgilere bakılırsa yapılan nüfus sayımının sonunda Türkmenler ciddi şekilde azınlığa düşecek ama bir şekilde verdikleri mücadelenin karşılığı olarak, nüfus sayımı sonuçları milliyet olarak açıklanmayacak. Bakalım o konuda verilen mücadelenin sonucunda alınan söze uyulacak mı onu göreceğiz.
Ancak 1957’de yapılan sayımdan beri demografik yapının yavaş yavaş değiştiğini söylüyor Kerkük’te siyaset yapanlar ve haberciler. Aslında Kerkük “Türk’tür Türk kalacak” diye atılan sloganları atmaya devam edeceğiz gibi görünüyor. Ama hepimiz biliyoruz ki böyle bir slogan varsa Türk kalmama riski de vardır.
Konuştuğumuz isimler genel olarak Türkiye’nin de bu konuda çok büyük bir etkisinin olmasının artık mümkün olmayacağını söylüyorlar. Hatta bölge ile ilgili Türk yetkililerin PKK ile yapılan mücadeleyi dahi Peşmerge’ye devretme planına son derece sıcak baktığından bahsediyorlar.
Özetle resmî rakamlara yansıması engellense bile artık bölge bir Türk yurdu değil gibi görünüyor. Tam da Musul’da Kerkük’te Erbil’de bu demografik değişikliler olurken, Türkiye’de de bir taraftan adı konulmamış bir süreç devam ediyor. O arada da kayyumlar atanarak süreçteki muhatabın PKK olmadığının altı çiziliyor. Ancak PKK ile bir çözüm ön görmeyen hükûmet DEM siyasetini de, Orta Doğu’daki yeni düzene uymaya zorlamayı umuyor gibi görünüyor.
Bölgeyi iyi bilen kaynaklar Talabani’nin bütün bir Irak üzerinde çok daha etkili olduğunu ama Kürt bölgesi özelinde Barzani’nin etkisinin daha çok olduğunu söylüyorlar. Hatta bu etkinin yeni Orta Doğu düzeni için her oyun kurucu açısından daha konforlu olduğunun da altını çiziyorlar.
İsrail’in kendi emelleri açısından son derece önemli olan yeni bir hamle yaptığı bir süreç yaşıyoruz zaten ve bu sürecin üzerinden 1 yıldan fazla da zaman geçti. Bu arada Eski Millî Savunma Bakanımız Hulusi Akar, “İkinci Dünya Savaşı'nda Danimarka'nın işgali 6 saat. Bunun şakası yok. 'Efendim İsrail bize tehdit mi, değil mi?' Tehdit, kocaman bir tehdit. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 85 milyon insanının hayatını şansa bırakır mısın? Silahı var mı? Var. Mühimmatı var mı? Var. Mesafe var mı? Var. Zaman hariç, mekân müsait mi? Evet" şeklinde enteresan bir açıklama ile konuya girdi. Bu cümlede Danimarka ile benzeyen ülke olarak Akar’ın hangi ülkeden bahsettiği ise anlaşılamadı.
Türkiye’de şu aşamada siyaset yine ve yeniden tamamen Orta Doğu coğrafyasında oluşabilecek tehditler ve kazanımların hayalleri üzerinden kurgulanmaya devam ediyor yani. Ekonomik olarak zorda olan ülkelerin vatandaşları açısından bu tip düze çıkma hayallerinin işe yaradığı da zaten bilinen yöntemlerden.
Yukarıda bahsettiğimiz etkileri açısından oldukça önemli bir isim olan Barzani de bu aralar Türkiye ile yine ve yeniden yakın ilişkiler içine girmeye başladı. Bu durum da elbette şaşırtıcı değil. Barzani önce Ekim ayı sonunda Duhok’ta, “Yakın zamanda Türkiye'de barış sürecine yönelik bir girişimin olduğunu duymak bizim için mutluluk vericidir. Umarız başarılı olur ve kimse buna engel olmaz. Herkes konuşabilir ama bu önemli olan eylemdir” diye konuştu.
Ama daha sonra bir daha konuya girdi. 2 gün önce bizim iktidarımızın inatla reddettiği yeni çözüm sürecinin başladığını söyleyerek kendilerinin de bunun aktörü olduğunu ilan etti. Barzani "Terörizmle Kürtlere hizmet edeceğini zanneden büyük bir ihanet içindedir" dedi.
IKBY’nin 20 Ekim’deki milletvekili seçim sonuçlarının resmî olarak onaylanmasının ardından siyasi partilerin hükûmet kurma süreci için görüşmeler yapacağını belirten Barzani, IKBY’de tek bölge, tek meclis, tek hükûmet ve tek Peşmerge gücü olması konusunda taraflara destek çağrısı yaptı. Barzani, “Biz Kürtler için çok önemli olan husus şudur: Hiçbir şekilde teröre geçit verilmemelidir ve terörden medet umulmamalıdır. Bu milletimiz için intihardır. Terör eylemleri düzenleyen ve terörizm ile Kürtlere hizmet edeceğini zanneden büyük bir ihanet içindedir” ifadelerini kullandı.
Barzani ayrıca, şunları söyledi, “Herkese barış elini uzatmalı, kardeşlik çağrısı yapmalı, barışçıl çözüm istemeli ve zemin bunun için her zamankinden daha uygundur. Türkiye’de yeniden barış sürecinin başladığı haberlerini alıyoruz, bu mutluluk vericidir. Nerede olursa olsun barışçıl çözümleri destekliyoruz ve elimizden geleni yapmaya hazırız” dedi.
Burada iki ifadenin altını dikkatle çizmek gerekiyor; ‘zemin her zamankinden daha uygundur’ ve ‘yeniden barış süreci’. Barzani bunları nereden çıkarıyorsa artık.