Yolsuzluk madem hırsızlık değil öyle ise...
Belki şaşıracaksınız ama iyi ki iktidar oldunuz diyesim geliyor. Niye? Çünkü eğer iktidar olmasaydınız, dindarlık adına söylediklerinizin hepsinin boş bir palavradan ibaret olduğunu nasıl anlayacak, hatta ispat edecektik. Tarih önünde iktidar pratiğinizden çıkan net sonuçlar ve veriler elimizde artık.
Anlı şanlı büyük statülü hocaların siyasal iktidar karşısında dinî emir ve yasakları bir çırpıda nasıl da eğip büktüklerine şahit olduk... “Yolsuzluğun hırsızlık olmadığını” öğrendik..
Al fetvayı eline, dür bük muska yap as boynuna. Artık seni kim tutar kıymetli büyüğüm... İstediğin kadar yolsuzluk yap, bundan gayrı kimse sana hırsız diyemez. Fetvası var...
Bürokratsanız, önünüz açık artık. Dilediğin kadar yolsuzluk yap... Hırsızlık değildir.
Milletin hakkını ötekine ver...
Hırsızlık değildir; yolsuzluktur.
KPSS’den kaç puan alırsa alsınlar, sen el altından devlet kadrolarını doldur. Olmadı KPSS sınavlarını kaldır, partiden gelen listelere göre adam al. Korkma kardeşim... Hırsızlık değildir, ananın ak sütü gibi yolsuzluktur. Yap yapabildiğin kadar.
Kupon arazileri eşe dosta ver, devlet malını gerektiğinde torpille, iltimasla dağıt.
Hırsızlık değildir... Yolsuzluktur. Yolsuzluk da hırsızlık kadar kötü bir şey değildir. Öyle ise yolsuzluğu, hafif suçlar kapsamında iktidar aracı yap gitsin...
Gözünü sevdiğimin Türkiye’si neler gösterdin bize neleri göstereceksin daha.. Kim bilir. Bu adamlar, koltuk altlarında ilahiyat, imam-hatip diploması, hepsi okumuş kimseler olarak bir de “şeriat devletine” özenmiyorlar mı? İslami düzen kurarlarsa her şeyin güllük gülistanlık olacağını iddia etmiyorlar mı? Gel de şaşma. Varsay ki şeyhülislam Prof. Dr. falanca. Ver fetvayı hocam.
“Yolsuzluk hırsızlık değildir.” Buyur sayın padişahım efendim. Özgürsünüz. Gerisi size kalmış... Ey din tüccarları, İslam çıkarcıları, ey soyguncular! İyi ki iktidar oldunuz... İyi ki bunca işleri gözümüzün içine baka baka yaptınız. İyi ki böyle fetvalar verdiniz...
Ne mal olduğunuz artık gün gibi, güneş gibi hakikat. Dilediğiniz kadar, avazınız çıktığı kadar “din iman” diye haykırın artık...
Çünkü biz biliyoruz ki siz yalancısınız. Ve adımız gibi eminiz ki bu ülkede çook yetim hakkı yediniz. Çok garibin gurabanın hakkını çaldınız. Hırsızlık saymadığınız ve fakat başta BM, Avrupa Konseyi gibi uluslararası kurumların evrensel olarak ilan ettikleri gibi yine biz biliyoruz ki yolsuzluk insanlık suçudur, devlet yönetimini kötüye kullanmaktır ve çalmaktır.
Ve hepimizi yaratan Allah biliyor ve yüce kitabında buyuruyor ki kul hakkı öteki bütün haklardan daha üstündür. Çalındığında geri dönüşü yoktur. Affı sadece hakkı çalınan kula aittir.
Ne düşünürsünüz bilmem ama yolsuzluk, 4 Ocak 2009 tarihli Avrupa Konseyi Yolsuzlukla Mücadele Özel Hukuk Sözleşmesi’nin 2. maddesinde şöyle tanımlanıyor:
“...doğrudan doğruya ya da dolaylı yollardan rüşvet ve yasa dışı bir menfaat temin eden kişinin yürüttüğü görevlerin veya gerekli davranışların yasalara uygun bir şekilde yerine getirilmesinde sapmalara yol açan rüşvet veya başka her türlü yasa dışı menfaatin talep edilmesi, teklif edilmesi, verilmesi ya da kabul edilmesi.”
Ayrıca Uluslararası Şeffaflık Örgütü; yolsuzluğun, sadece “kamu gücüyle” sınırlı olmadığını, “herhangi bir görevin özel çıkarlar için kötüye kullanılması” anlamına geldiğini de belirtir. Bu durumda “yolsuzluk, hırsızlık değildir” fetvası da yolsuzluk sayılmaz mı? Böyle bir fetva başkasına çıkar sağlama ve mazur gösterme amaçlı değil mi? Öyle ise bilim adamının görevini kötüye kullandığı anlamına gelmez mi?
İktidar olmasaydınız sizin nasıl tanıyacaktık. Tarih günahlarınızla daima peşinizde olacak...