Yine ‘Soykırım’ bağırtısı
24 Nisan’da ne olacak? Bağırtı çağırtı... Türkler... Ermaniler... Soykırıma uğrattılar... Türkler var ya o Türkler!...
Acıları anmak başka, bir başka ülkeden intikam için yemin etmek başka...
Diyoruz ki, acı var ve acı iki taraflı...Tarihin şartları öyle.
“Keşke...” diyeceğiz ama “keşke...” denemezse tarih yazılmaz!
Nereye varacak bu hınç! Hınç yüzünden insanlar yine katlediliyor. Azerbaycan’ın yüzde 20’si işgalde. Bir milyonu aşkın Türk muhacir. Hocalı ve daha başka katliamlar... Kim bahsediyor bunlardan? Kıyas için söylemiyorum; işbirlikçilerin asıl meselelerinin ne olduğunu hatırlatmak için söylüyorum,
“İntikam... İntikam!..” çığlıkları atanları ve bunlara destek olanları dışarıda aramayın; içerideler. Bazı üniversitelerimizde beyinleri satılmışlar, “Hepimiz Ermeni’yiz!” naraları atanlar “Türklere ölüm!” manasına sempozyumlar düzenliyebiliyorlar.
“Türk’ün Türk’e propagandası” denecek ama biliyoruz ki, içimizdeki uyumsuzları bastırmak, onların çevresini daraltabilmek için, geniş kitlelerin 1915 öncesi ve sonra olarları bilmesi, idrâk etmesi gerekir.
Merak ettim, Mustafa Kemal, Ermeniler meselesinde ne demiş? Saydım: “Nutuk”un tam 73 yerinde “Ermeni” kelimesi geçiyor. “Ermenistan” kelimesi bu sayıya dâhil değil.
İlk geçtiği yer daha başta “Nutuk”un altıncı sayfası (1927’de yapılan Osmanlı harfli baskısına göre). Cümle şöyle:
“Ermeni patriği (Zaven) Efendi de, ’Mavri Mira’heyetiyle hem-fikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor.”
Böyle başlıyorsa, arkasında nelerin anlatılacağını tahmin edebilirsiniz.
(Ara not: Ünlü hekimimiz Prof. Dr. Metin Özata Bey, “Atatürk ve Hekimler” başlıklı, yakın tarihimize ışık tutan yılların emeği muhalled bir kitap ortaya koymuştur. Bu kitaptan, sonra, ayrıntılı bahsedeceğiz.)
Şimdi elimde Hüseyin Adıgüzel’in mühim bir çalışması var: “Yer Değiştirmenin 100. Yılında Ermeniler ve Ermeni Meselesi” .
Hüseyin Adıgüzel adını bir tarafa yazalım. Farklı çalışmalara imza atmış bir yazarımızdır.
H. Adıgüzel, üst başlıkta “Yer Değiştirme” dediğine göre, kitabın tezi belli: “Soykırım değil; tehcir!” Hüseyin Adıgüzel’i bilirim, “hamaset” için kitap yazmaz; delil sunar.
(İkinci ara not: “Hepimiz Ermeni’yiz” grubuyla başım hoş değil. Önce savcılığa şikâyet ettiler. Savcılıktan istedikleri neticeyi alamayınca, mahkemeye verdiler. Beni “ırkçılık”la suçlayacak kadar nevirleri dönmüş bunların. Mahkemeye verenler de bilinen isimler. Adlarını sıralasam, “Hedef gösterildik.” diyerek yine savcılığa koşarlar. İsimlerini vereceğim elbette... İleride kitabımda! Demek istediğim, hemen savcılığa koşacaklara hatırlatayım, “Ermeni” derken, kimseyi ilzam etmiyoruz. Tarihî vak’alar söz konusu olunca ister istemez bir milletin adı anılıyor.)
H. Adıgüzel’in “Ermeniler” kitabında, önemli deliler yer alıyor. Komünist idare çöküp Sovyetler dağılınca, arşivler de istifadeye sunuldu. Rus arşivlerinden pek çok belge gün yüzüne çıktı. H. Adıgüzel, kitabında ilk defa bu belgelere yer veriyor. (Yarın devam.)