Yeni Anayasa: Hedeflerde eksik olan değerler
AKP'nin 7. kongresinde yeni bir şeyler söylenilmedi. 19 yıldır iktidarda olan bir partinin liderinin, 19 yılda değişen ve değişmeyen söylemlerine bakıldığı zaman, zaten kuracağı pek fazla yeni cümlesinin kalmamış olması da oldukça olağan. Yeni bir gelecek vizyonunun bulunmayışı, çağdaşlarının gerisinde kalmasının da başlıca sebeplerinden.
Ancak yine de Erdoğan'ın 2023 seçimlerine kadar belli ki seçim sürecinde başı çekecek söylemi olan, kongredeki konuşmasının da omurgasını oluşturan "yeni anayasa" vurgusuna ve bu anayasa açısından belirlediği ilkelere bir bakmakta fayda var.
Bahsi geçen değerler ve bahsedilmeyenler
Erdoğan, konuşmasındaki -'bugüne kadar neler yaptık' ve 'selamlama' başlıklarından sonra- en uzun kısmı olan "yeni anayasa" başlığında, toplumun her kesimine hitap edecek bir anayasa vurgusu yaptı:
Ruhunda millet, yani insan olan,
Merkezinde insanın huzuru, refahı, mutluluğu yer alan,
Özü, tüm değerleriyle, farklılıklarıyla, zenginlikleriyle, hayalleriyle 84 milyon vatandaşın tamamını içeren,
Temelinde, ülkemizin gücü, güvenliği, istikrarı, kazanımları ve hedefleri bulunan,
İlhamını ihtişamlı geçmişimizden alan, yönü Türkiye'nin geleceğine dönük,
Bir anayasadan bahsetti.
Ancak...
"Demokratik bir anayasadan" bahsetmedi mesela.
"Hukukun evrensel ilkelerine uygun bir anayasa" da demedi.
84 milyon vatandaşın tamamını içeren anayasadan bahsederken, birkaç cümle önce ülkenin neredeyse yarısının takdirini ve oyunu almış millet ittifakına "zillet ittifakı" dediğini unuttu.
"Merkezinde insanın huzuru, refahı, mutluluğu yer alan bir anayasa" dedi ama anayasaların insanın haklarını merkez alması gerektiğini de unuttu.
Anayasalar, devlet kuruluşlarının temel yapısını, bu kuruluşların yetkilerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini, iktidarın devrini ve devlet iktidarı karşısında bireylerin özgürlüklerini düzenleyen belgelerdir.
Ancak konuşma boyunca, İstanbul Sözleşmesi'ni "özgürlük dayatması" olarak nitelemek dışında, özgürlüğün "ö"sü anılmadı.
Yargı bağımsızlığı zikredilmedi mesela, Yargıtay binası ile övünüldü.
Devamında ise, "Buradan, siyasi partiler başta olmak üzere, yeni anayasa konusunda sorumluluk üstlenecek herkese çağrıda bulunuyorum. Gelin, ideolojik, zümreyi ve kişisel tüm bagajlarımızı, duvarlarımızı, şerhlerimizi bir kenara bırakarak, Türkiye'yi en az bir asır boyunca taşıyacak lafza ve ruha sahip yeni bir anayasaya kavuşturalım" diyerek, siyasi partilere ve yeni anayasa konusunda sorumluluk verilecek -kim olduğunu bilmediğimiz- kimselere çağrıda bulundu.
Bahsedilmese de…
Anayasayı anayasa yapan unsurlardan bahsetmeden, hukukun genel ilkelerinden söz etmeden anayasa çağrısı yapıldı.
Ancak şunu şimdiden buraya not edelim:
Yeni bir anayasa yapılması halinde, anayasayı yapanlar "anayasallık bloku" ile bağlıdır.
Devletlerin sürekliliği ilkesi nedeniyle, uluslararası anlaşmalar, evrensel değerler ve hukukun genel ilkeleri, anayasayı hazırlayacak olanların sınırlarını oluşturacaktır.