Yanlış diyebilir misiniz? (2)
“Kürdoloji Yalanları” kitabının yazarı Ahsen Batur’dan mektup geldiğini belirtmiştim.
PKK’da onarılması mümkün görülmeyen bir eksiklik var: Tefekkür!
PKK’nın içinde, “en düşünen beyin” Abdullah Öcalan... İki gün önce, İmralı’dan, TBMM’deki iki ulağı vasıtasıyla gönderdiği mesajını bu köşeye ibret için aldım; okudunuz... PKK’nın adamları zaten tapınıcı; geçelim; bu abuk sabuk sözlerde keramet arayan bir sağ/sol liberal güruh var. Onlar ne zaman başlarını taşa vuracaklar!
“Tefekkür” olmayınca “ana dilde eğitim” meselenin nereye varacağını hesap edemiyorlar. (Ara not: Doğu Perinçek’in, Aydınlık’ta, önceki gün, “Kürtçe eğitim mümkün değil!” tezini işlediği yazısında, A. Öcalan’ın kendisine rüyasını Türkçe gördüğünü söylediğini yazmıştır. D. Perinçek’in yazısı, onun siyasî kimliğinden ziyade, “ilim adamı” kimliği açısından önemli. Üzerinde duracağım.)
A. Öcalan’ın her kıpırdanışında bir keramet arayan liberal ve neo İslâmcılar (AKP yönetimi dâhil), PKK’nın büyüsüne kendilerini o kadar kaptırmışlar ki, “tefekkür” eksikliğini idrakten âciz hâle düşmüşler ve üstelik içlerinde “Ana dilde eğitim niçin verilmiyor?” sorusunu soracak kadar şaşkınlaşmışlardır. (İkinci ara not: Vatan’da, önceki gün, Reha Muhtar, A. Öcalan’ın ayağını öpenlere karşı doğrusu kendisinden beklemediğim bir yazı yazdı ve hocamın oğlu olduğunu gösterdi!)
Ahsen Batur’un mektubuna devam:
“Çift dilli eğitim yapan çocuklar daha zeki ve daha başarılı oluyor iddiası içi boş, anlamsız bir deli saçmasıdır. Uzun yıllar Orta Asya ülkelerinde kaldığım için yakından şahit olmuşumdur ki, örneğin Özbekistan’da Rusça ve Özbekçeyi eşit seviyede bilen Özbek gençler %10’u geçmemektedir. Dahası, Rusçayı kusursuz konuşan ve yazanların oranı %10’u geçmemektedir ve kalanların tamamı sokak diliyle konuşmaktadır. O yüzden Sovyetler Birliği dağılmadan önce devlet dairelerine ve önemli noktalara hep Rusya’da okuyan Özbekler işe alınıyordu.
Kürdoloji diye tutturanlara, bu konuda ısrarcı olanlara şu soruyu sormak gerekir: Kurulan Kürdoloji Enstitülerinde Kürt gençlere ’Kürdoloji’adı altında ne okutacaklar? Siyasî Kürtçülerin aklıevvellerinden M. İzady, ’En küçük halkların bile dünya müzelerinde sanat eserleri sergilenirken, Kürtlere ait hiçbir eserin, bir halı veya kilimin, hatta kırık bir ok ucunun yer almaması’ndan şikâyet ediyordu. Hadi aralarındaki adavetten dolayı Türklerin, Arapların ve İranlıların Kürt sanat eserlerine müzelerinde yer vermediklerini düşünelim, peki Almanlar, İngilizler, Ruslar, Amerikalılar da mı Kürtlere ait olan bir şey için ret ve inkâr politikası uyguladılar! Olmayan bir sanat eserinin neyini sergileyecekler? Doğu Anadolu’da bulunan koç başlarını, İran’da, Seyistan’da ve diğer bölgelerde yapılan arkeolojik kazılarda bulunan sanat eserlerini otomatikman Kürt sanat eserleri kabul eden ve İzady’ye inat ’Kim demiş Kürt sanatı yoktur?’diye bunlarla övünen Nergize Tori, ne yazık ki, adları sayılan ve Kürdoloji’ye Kürtlerden çok daha fazla emek veren bu ülke insanları arasında yetişmiş bilim adamları tarafından asla ciddiye alınmamıştır.” (Bitmedi.)