Yanlış diyebilir misiniz? (1)
Tartışmalar bir birini takip ediyor. PKK “ana dil”le eğitimi şart koşuyor. Dersleri boykot ettirmek istediler ama bu o kadar kolay değil... PKK’nın, tam hâkimiyet kurduğu yerlerde insanlarımız çocuklarını maalesef mekteplere gönderemediler. PKK boykotu bir iki yerle sınırlı kaldı.
Doç Dr. İlhan Kaya ile yaptığımız konuşmayı altı gün süreyle yayınlamıştık. İlhan Kaya Bey de, tabir caizse bin dereden su getirerek ana dille eğitimin olması gerektiğini uzun uzun anlatıyor. Ama bir başka isim, doktora tezini Abdullah Öcalan’la da görüşerek ortaya koyan, PKK’yı iyi bilen Doç. Dr. Ali Kemal Özcan ise, mahallî dilin yetersizliği yüzünden, Kürtçe eğitimin mümkün olmadığını söylüyor. Diğer taraftan yine bölgenin insanı Prof. Dr. Ahmet Buran Kürtçenin Osmanlıca gibi karma bir dil olduğunu, Rus ilim adamlarının araştırmalarına dayanarak açıklıyor.
Bu tartışmalar sırasında, Prof. Dr. Nurullah Çetin, bana gelen bir tenkit mektubundaki bir nota dikkat çekiyor: “Biri size Ahmed-i Hani’den bir mısra göndermiş: “Manend-i dürri zimane Kurdi’ (‘Kürt dili inci gibidir.) Enteresandır bu mısradaki kelimelerin hepsi Farsça. Zimane kelimesi de zeban’dan bozma, o da Farsça.”
Öyle bir noktaya getirildik ki, bu açıklama üzerine bile söylenmedik söz kalmayacak. Neden fikrî zeminde yürüyemiyoruz? Neden eksikliklerimizi söylemekten imtina eder duruma getirildik? Kürtçe yeterli veya yetersiz... İdeolojinin dışında tartışılamaz mı? Niçin “ırkçı” damgası vuruluyor?
Son zamanlarda, yayınladığı “Kürdoloji Yalanları” ve “1200 Yıllık Sürgün-Türk Sözünün Hazin Serüveni” kitaplarıyla dikkatleri üzerine çeken D. Ahsen Batur, köşemdeki “ana dille eğitim” tartışmaları üzerine bir mektup gönderdi.
D. Ahsen Batur “Kürdoloji Yalanları” nı, belgelere dayanarak ortaya koyduğuna göre, hususiyetle Doç. Dr. İlhan Kaya’nın söylediklerine vereceği cevap vardır. “Kürdoloji Yalanları” kitabını PKK’nın tezlerini dile getirenlerin hiçbiri yalanlayamamış ve şu yanlıştır dememiş/diyememiştir.
Başbakan’ın danışmanları, Recep T. Erdoğan’ın sınıf arkadaşı D. Ahsen Batur’un bu mektubunu fark ederler ve Başbakan’a da iletirler mi dersiniz! Ahsen Batur belgesiz konuşmuyor:
“Siyasî Kürtçülerin masum bir talep gibi öne sürdükleri ‘ana dilde eğitim’le kendilerini sınırlayacaklarını sananlar, herhalde koyungiller familyasına mensup olanlardır. Ana dilde eğitim talebiyle özerklik ve sınırları genişletilmiş tam muhtariyet arasında hiçbir fark yoktur. Diyelim ki, talepleri kabul edildi ve Kürt çocukları Kürtçe eğitim almaya başladılar. Aynı bölgede, aynı okulu ve aynı sınıfı paylaşan Türk ve Arap ailelerin çocukları neyle eğitim yapacaklar? Aynı okulda Türkçe eğitim yapan sınıfların yanı sıra Kürtçe eğitim yapan sınıflar mı olacak? Sanırım siyasî Kürtçüler bu seçime ‘şimdilik’ razı olacaklardır.”
Mektup uzun. Devam edeceğiz.